Yeni bir eğitim-öğretim yılına başlıyoruz.  Ülkemizin değişik konularda oldukça ciddi ve büyük sorunları var. Sorunlar yumağının en önemli ayağı eğitim. Çünkü her şey eğitimle başlar/başarılır. Yurdumuzun geleceği, çocuk ve gençlerin geleceği, bu toprakların varlığı-yokluğu sorunu, asıl ve gerçek beka sorunudur. Bu nedenle eğitim, kamusal bir sorumluluk ve devletin temel görevidir diye ısrarcıyız.

       Bu yazıma başlamadan önce geçen Eylül’de, okullar açılmadan neler yazdım diye bir göz gezdirdim bilgisayarıma. Çözüme ilişkin öneriler hala öncelikli ve güncel diye 6 Eylül 2023 tarihli yazımı yeniden paylaşmayı düşündüm. Durum değişmemiş daha kötüye gitmişti. Sorunlar çözülmek bir yana katlanmıştı; vazgeçtim bu yazıyı yazıyorum.

       Eğitim-öğretim sürecinin özellikle son yıllarda yanlışlarla dolu seyrini yinelemekten yana değilim. Dahası yanlış ve hataların ötesinde bilinçli bir dönüştürme çabası içinde olan bir MEB’in olduğunu düşünüyorum. Bakanlığın dışında kimi “resmi” kurum ve kuruluşların yanında, Cumhuriyet ve Devrim karşıtı çevrelerin açık desteği ve yönlendirmesiyle kuşatmadan saldırıya geçildiği gerçekliği tüm çıplaklığıyla ortada! “Her şey bitti” bıkkınlığı, yılgınlığı, savunması-mazereti- yerine bu koşullarda dahi söylenmesi, yapılması gerekenler var diye düşünüyorum. Eğitim paydaşları sayılan bakanlık dışı oluşumları uyarmak ve olumlu adımlara omuz vermek sorumluluğu, öncelikli bir görev bilinmeli/görülmeli.

        Kamu ve kitle desteğini alabilmenin, Cumhuriyet ve Devrim rotasına yönelmenin de asıl yolu-yöntemi yine eğitim. Yaşamı, özgür bir biçimde değerlendirme yeteneklerinin geliştirilmesi/geliştirilebilmesi, birey-yurttaş düzeyine ulaşmak, bilimsel, halkçı/kamucu, laik, demokratik bir eğitimle sağlanır. Böylece, düşünen, soran-sorgulayan, yeri gelince karşı çıkan, anlamadan/körü-körüne kabul etmeyi reddeden, bilimsel ve akılcı düşünce ile araştırıp incelemeyi önceleyen bir davranış ve sorumluluğu gelişir. Bu bilinçteki/sorumluluktaki kişiler kolay aldanmaz, kolay yanlışa düşmez ve doğru yönelimlerle doğru tercihlerde bulunurlar. Asıl sosyolojik sorun da bu değil mi? İnsan kişiliğinin tüm yönleriyle gelişimi. Seçme/ayırt etme, doğru ve yanlışı saptama/çözümleme, niteliği arama/bulma; toplumsal dokuyu örme, siyasi erki biçimleme, aydınlanma ve uygar toplum oluşturma sürecinde belirleyici olma…

      (………..)

        Bireylerin sosyal ve toplumsal durumları/ilişkileri/çelişkileri ve koşulları öncelemek, bilgi ve ufuk enginliği yerine, “müfredat” ve “sınav” sınırlayıcılığı getirilmesi, “başarı” çıtasını düşürdü. İlerleme ve gelişmenin önü kesildi, sınırlandı. Elemeci/rekabetçi bir anlayışla bireyci/bencil, sosyal sorumluluğu gelişmeyen/olmayan gençler yarıştırılır oldu. Toplumsal kaynakların yanında eğitim olanaklarından da eşit yararlanamayan öğrencilerin yine eşit olmayan yarışı… Yine adil ve eşit olmayan diğer etkenler…

        Eğitimin ticarileşmesi, paralı duruma getirilmesi, yoksul halk çocuklarının önünün kesilmesi! Yetmezcesine eğitimin dinselleştirilmesi, bilimsel ve akılcı olmaktan adım adım çıkarılması! Özellikle dinsel/dinci yapıların -vakıf/cemaat/tarikat- ve DİB’in okulların ve bütün eğitim kurumların içine yerleştirilmesi, MEB’in görevini adeta bunlara devretmesi ya da birlikte çalışmaları eğitbilim/pedagoji ve bilimin diğer bileşenleri yönüyle/ilkeleriyle “dehşet” ötesi bir durum değil mi?

        Bu bağlamda konunun siyasi bir bakış/çözüm gerektirdiği unutulmadan bugünkü koşullarda yapılabileceklere ilişkin öneri sunmak önemli bir sorumluluk diye yineliyorum;

     -Eğitimin bütün süreçleri, öncelikle okul öncesi, ilk, orta, lise olmak üzere (Temel Eğitim) bilimsel, laik, nitelikli, demokratik, parasız, eşit, ulaşılabilir olmalı!

     -Öğretmenlik akademik bir alandır. Öğretmen yetiştirme izlencesi yeniden düzenlenmeli; “diploma dağıtma” popülizmi yerine niteliği ve gereksinimi önceleyen bir anlayışla akademik düzeyde eğitimciler/öğretmenler yetiştirilmeli!

     -Köy/mahalle okulları yeniden açılmalı, öğretmensiz okul ve köy bırakılmamalı!

     -Eğitim izlenceleri (program-müfredat) yeniden ele alınıp ilgili paydaşlarıyla birlikte oluşturulmalı!

     - “Merdiven altı” ya da “yasal” gösterilen/sayılan bütün özel kurslar, Kur’an kursları dahil kaldırılmalı!

     -MEB kamusal sorumluluğu gereği görevini devretmemeli/devredememeli. Önceden yapılan devirler ve protokoller iptal edilmeli!

      -Özel ve ticari eğitim kurumları kamulaştırılmalı!

     -Din dersleri tercihli duruma getirilmeli!

     -Felsefe, Sosyoloji, Mantık gibi derslere ağırlık verilmeli!

     -Güzel sanatlara, sağlığa, dayanışma-güç birliği ve ekip anlayışına ilginin artırılması için Resim, Müzik, Beden Eğitimi/Spor, Yazın derslerine ve kültürel etkinliklere/atölyelere geniş zaman ve olanak sağlanmalı!

     -Ezberci/yarışçı ve sınav merkezli sistem bırakılmalı!

     -Temel eğitim boyunca öğrencilerin yetenek, ilgi ve yönelimleri velileriyle birlikte rehber ve sınıf öğretmenleri eşgüdümünde belirlenmeli/sağlanmalı!

       Bu maddeler kuşkusuz akademik ve ilgili çevrelerce biçimlenebilir/çoğaltılabilir elbette. Eğitim sorunsalını bilimsel/akılcı, toplumsal öncelik ve gereksinimlerimize göre düşünmek… Buna uygun düzleme/zemine oturtmak/dayandırmak ilkesinde birleşmek… Ön kabul ve dogmalarla, dinsel önerme/dayatma/telkinlerle eğitimin uyuşmadığını/olamayacağını kabullenmek…

       Son sözüm; “Bu halkla, bu milletle, bu öğrencilerle, bu insanlarla bir şey yapılamaz, sonuç alınamaz.” yargısıyla edilgenlik/tembellik pompalayan ve nankörlükte zirve yapan birçok siyasetçi, aydın ve eğitimci/öğretmen arkadaşlara olsun!   Çözümü zor olan, ancak olanaksız olmayan bir eğitim sorunsalıyla karşı karşıyayız; doğru! Unutulmamalı ki köklü sorunların çözümü köklü/köktenci/radikal tutum, tavır, izlence gerektirir. Tıpkı Cumhuriyetin ilk on beş yılında olduğu gibi!

                                                                                                        03 Eylül 2024

                                                                                             Trabzon

                                                                                 -Yarınlar Güzel Olacak-