Trabzonspor’un pilot takımı mantığıyla kurulan 1461 bugün gelmiş olduğu noktada doğru işlere imza atılmış olduğunun işaretidir. Trabzonspor yönetimi değiştiğinde otomatik olarak 1461 yönetimi de değişmişti. Hacıosmanoğlu’nun 1461’in başına Şaban Bülbül’ü getirmesi istisnai ve dolaylı olarak yapmış olduğu düzgün hamlelerden birisi olarak tarihe geçecektir.
Zira Şaban Bülbül’ü çok eski bilir ve tanırım. Kendisi amatör sporun çeşitli kademelerinde görev almış, bu süreç içesinde vefakâr, cefakâr, sportmenliğe yakışır davranışlarda bulunmuş, yapıcı, birleştirici ve bütünleştirici tavırlar sergilemiştir. Yani kısaca Bülbül 1461’in başkanlığına layık olup, güven veren bir şahsiyettir.
Başkan Bülbül de Mustafa Akçay’dan boşalan teknik direktörlük koltuğuna efsane kadronun efsane futbolcularından, teknik adamlığı süresi içerisinde başarılı projeleriyle dikkat çeken Kadir Özcan’ı oturtmuştur.
1461 yönetimi ve teknik kadrosuyla başarılı bir ekip olma yolunda iyi bir görüntü vermeye başlarken bu durumdan birileri rahatsız oldu ki, “Vurun abalıya!” mantığını devreye soktular.
Ama bizim huyumuzdur. Yumuşak karın neresiyse oradan vurmak, can acıtmak...
Acaba ipin ucunu kaçıran, makul işlerin dışına çıkan Trabzonspor başkanına ve yönetimine eleştiride bulunmaya cesaret edemeyenler için 1461 biçilmiş kaftan mıydı?
Acaba bu pusuya yatıp, ateş açma, bazı basın mensubu arkadaşlarımızın bazı makul(!) isteklerinin yerine getirilmemesinin onlarda yarattığı travmanın bir sonucu muydu?
Çeşitli yakıştırmalar ve sudan bahanelerle 1461’in yapısını ve kişiliğini sarsmaya çalışmak, ayarını bozmak hangi midenin işidir?
Geçen yılki kadrosu darmadağın olmuş 1461’in bu sezon top oynayan futbolcuları, geçen sene ilk 11 şansı bulamamış oyuncular olmalarına rağmen, net performanslarıyla yarınlar için güven veriyorlar.
Trabzonspor ise lig başında kötü futboluyla korkuturken, yeni yeni toparlanmaya başlıyor.
Trabzonspor başkanını karşısına almaktan imtina edenlerin, 1461’e saldırırken hiç mi vicdanları sızlamıyor?
1461’e kasıtlı bir şekilde vuran bazı medya mensuplarının kaleminden aynı acımasızlıkla nasibini alan Barış Memiş, geçmişte geleceğin yıldızı olarak görülürken, bir anda gençliğin, toyluğun, altyapı yetersizliği ve çaresizliği yüzünden yanlış ve talihsiz yollara sapmıştı. Ama bugün gelinen noktada Memiş geçmişe sünger çekip, bütün yetenek ve kabiliyetlerini, enerjisini takımına aktarırken, yarınların da yıldız futbolcusu olabileceğinin sinyallerini veriyor. Barış Memiş’i yok etme yerine, kendisine destek olup, futbol adına var olması için katkı sağlarsak, hem bir insana yardım etmiş hem Trabzonspor’a hem de Türk futboluna bir yıldız kazandırmış oluruz. Kolay olan yok etmek... Biz zoru seçelim... Barış Memiş’e verebileceğimiz tavsiye, inadına aklını başına alıp, bütün odağını takımına ve futboluna vermesi, bir kaptan gibi gemisine sahip çıkıp, karaya oturmadan, azgın dalgalara kapılmadan, onu güvenli limanlara ulaştırması yönünde olacaktır. İnanın ki bu durumdan çok kişi nasiplenecektir.