İbrahim Hacıosmanoğlu, Trabzonspor'un dümenine geçmesinin ardından kulübün ekonomik, sportif ve sosyal yaşamını yerin dibine sokmak adına ne yapması gerekiyorsa gözünü daldan budaktan esirgemeden yaptı.
Kulübü uçurumdan aşağı atmak için ayağı hiç titremeden gaz pedalına yüklendi de yüklendi.
Karakola gitti, adliyeye düştü, mahkemelik oldu, gitmem de gitmem, başkanlığı bırakmam diye ayak diredi.
Neyse ki “mecburi” kongre yapıldı da, Trabzonspor'un yarınları Hacıosmanoğlu'nun iş bilmez, beceriksiz ve savruk ellerinden kurtuldu.
O tarihi günde, İbrahim Hacıosmanoğlu'nun Trabzonspor'u uğrattığı zarar ve ziyanın bilançosunu hafızası güçlü ve mantıklı delegeler unutmadı.
Ve sonuç olarak Hacıosmanoğlu birinci olarak girdiği kongre salonundan sonuncu olarak ayrıldı.
***
Başkan adaylarından Celil Hekimoğlu'nun kongre öncesi ve sonrası tavrı, tarzı, üslubu, potansiyeli gelecek adına güven vermesine rağmen, delegeler Muharrem Usta'da karar kıldı.
Ama kayıp gibi görünen bu yarış, aslında Celil Hekimoğlu için Trabzonspor'daki yarınlarını oylatma adına büyük bir kazançtı.
Muharrem Usta, başkanlık yarışı süresince projelerini ve hamlelerini anlatırken kurduğu cümlelerle, Trabzonspor'un ekonomik yapısını iyi analiz ettiğinin sinyallerini veriyordu.
Başkan olduktan sonra ilk icraatlarını ekonomik alanda gerçekleştiren Usta, bu bağlamda takdire şayan bir görüntü verdi.
Fakat koltuğun kerametinden midir bilinmez, göreve geldiğinden bu yana Usta sportif kararlarında Hacıosmanoğlu'nu aratmayacak cinsten acemi bir tavır sergiliyor.
Daha koltuğunu tamamiyle ısıtmadan kulübün içinde olduğu durumdan şikayet etmeye başlayan Usta, taraftarlara oldukça umutsuz ve karamsar bir tablo çiziyor.
Muharrem Usta gibi bir profesyonele, insanların bu kadar umuda ihtiyacı varken umutsuzluk resimleri çizmek, yolunda olmayan şeyleri daha da içinden çıkılmaz bir noktaya dönüştürmek, yakışmıyor.
İnsanları yaşama bağlayan ümitleri ve coşkularıdır.
Nefes aldığınız sürece hep bir umut vardır.
Bundan vazgeçmek ve insanları vazgeçirmek geleceğe neşter vurmaktır.
***
Muharrem Usta Trabzonspor'un kaptan koltuğuna oturduğunda Sadi Tekelioğlu ile devam edip etmeme konusunda muallakta kalmıştı.
Daha sonra sahada alınan makul sonuçlar ve kamuoyunun Tekelioğlu'nu desteklemesi neticesinde Futbol Şube Sorumlusu Yılmaz Büyükaydın Sadi Hoca ile sezon sonuna kadar devam edeceklerini deklare etti.
Bu açıklamanın üzerinden bir hafta geçmemişti ki, başımıza Hami piyangosu çıktı.
Sadi Hoca'ya nezaketsiz bir üslupla kapıyı gösteren Usta, sözleşmesini de yönetimden biriyle değil, kulübün "postacısı" ile gönderdi.
Her şeyin bir yakışanı olmasının yanı sıra, Sadi Hoca "Kulübün maddi durumu ortada. Benim maaşım bana yeter. Arttırmaya gerek." diyerek 10 bin lira maaşla devam derken; bu yılı "Feda Senesi" olarak ilan eden Usta, 100 bin liralık Hami'yi takımın başına geçirirken, fedakarlığın kralını yaptı.
Sadi Hoca'nın 10 katını alan Hami Hoca'nın durumu ise ortada.
***
Muharrem Usta Sadi Hoca'ya gösterdiği nezaketsiz tutumu 1461'in hocası Hamdi Zıvalıoğlu'na da uygulayarak, 1461'i küme düşme hattının içerisine attı.
Halbuki Hamdi Hocalı 1461 ligde aldığı güzel sonuçlarla yoluna devam ediyordu.
Dere geçerken at değiştirmek, derenin akıntısına kapılmaktan başka işe yaramaz.
Usta 1461'in oluşacak yeni yönetimiyle ilgili misyonu, vizyonu, backgroundu güçlü, hinderlandı geniş olan bir başkan hayalindeydi.
Fakat sonuç olarak, 1461'in başına belki de hayatında hiç maça gitmemiş, amatörde yöneticilik yapmamış, spor camiasının içerisinde yer almamış, "ballı lokma tatlısı" birini getirdi.
1461'in bugünkü durumu da malum.
***
Muharrem Usta'nın ekonomik ufkunu, bilgisini, birikimini, kültürünü aynı şekilde sportif faaliyetlere de yönetim bazında yansıtması gerekiyor.
Yöneticisine, futbolcusuna, teknik adamına, hatta taraftarına kadar herkese hastanesinde çalışan personeliymiş gibi davranması çok hoş bir durum değil.
Siz hastane sahibi olabilirsiniz, doktor olabilirsiniz, ekonomik anlamda bayağı güçlü olabilirsiniz, ama...
Trabzonspor'un başkanlığını yapmak ayrı bir meziyettir.
Tevazu ister.
Alçakgönüllülük ister.
Diyalog ister.
Hoşgörü ister.
İstişare ister.
Sayın Usta...
Eminim sizde de bunlar fazlasıyla mevcuttur.
Sadece Trabzonspor'un başkanlık heyecanının sizde yarattığı konsantrasyon eksikliğinden kaynaklı yoğunlaşamama sorunu yaşadığınızı varsayıyoruz.
Bu zaafiyetleri ortadan kaldırırsanız, hem kendi adınıza hem de Trabzonspor adına olağanüstü güzel şeylere imza atacağınızın kanaatini taşıyoruz.