Darbe teşebbüsünün oluşturduğu sis bulutu biraz açılır gibi oluyor, sonra yeni gelişmeler, sonra yeni ifadeler, sonra medyaya servis edilen yönlendirme haberler, sonra gerçek analizler, sonra politik tutuma göre analizler, sonra hata kabulleri ile ülkemiz üzerine konulan sis bulutu dağılmıyor.
Sis öyle yoğun ki bazen yanımızdan sessizce geçen birini ses çıkarmadıkça ve rengini ortaya koymadıkça fark etmek inanılmaz zor. Sis bulutundan çıkarak verilen bazı ifadelerden ve yapılan itiraflardan bir fotoğraf ortaya koyalım. “Okulda tanıştım.”
Cemaat içerisinde aktif veya pasif görevlerde bulunan bürokratların, memurların, askerlerin, tüccarların vd. ifadelerinde ortak açıklama var: “Cemaat ile okulda tanıştım.”
Bu ifadenin üstüne biz şu soruları sormazsak topluma haksızlık yapmış oluruz. Çeşitli okullarda, dershanelerde, yurtlarda eğitim verilirken yapılan takviye ve yönlendirme ideoloji çalışmalarına, yarın bize oy olarak döner diye sessiz kalınmadı mı? Buraların bürokratik engelleri hızlıca çözülmedi mi? İdeolojiye hizmet ederler diye, ekonomik olarak güçlü şekilde desteklenmesine referans olunmadı mı?
Eğitim aldırmak için ekonomik kudreti yetersiz olan annenin ve babanın çocuğuna eğitim aldırmak için uykuları kaçtığında ve doğru bilgi almak için etrafından yardım alacak kişiler olmadığında biz neredeydik? Ülkeyi yönetenler neredeydi?
Gençlik Olimpiyatları kerametiyle yapılan yurtları saymazsak Trabzon’da ne zaman yurtlar yapıldı? Olimpiyat olmayan illerde kaç yurt yapıldı? Soruların cevapları maalesef hayır, hayır..
Trabzon’da yeteri kadar, konforlu, bağımsız, güvenli konaklayacak yurt var mı? Köyde yaşayan Nuri Ağabey ile Asiye Ablanın çocukları ve arkadaşlarımız ortaokula, liseye ve üniversiteye gitmek üzere köyden Trabzon’a geldiklerinde veya başka şehirlere gittiklerinde nerede kalacaklarını kendimize dert ettik mi? Hayır!
Hayatında belki bir kere bile Trabzon’a veya şehre gitmeyen, elinde bir valiz ve 3-5 parça yoksul elbise ile eğitim almak için yollara düşen arkadaşlarımızın veya çocuklarımızın kalacak yeri, ısınacak bir odaları, sosyalleşecek arkadaşları, dolmuşa binecek paraları yokken neredeydik? Bizim tabii daha önemli dertlerimiz vardı. Sadece bir sembol örneği olsun diye veriyorum: Avni Aker’i yıkıp yeni bir stadyum yapmak.
Nasıl olsa yurtlar vardı, evler vardı ve ideolojik ve yönlendirme çalışmaları yapmaları iyi geliyordu. Sonuçta 5 yıl sonra oy demekti.
Şimdi verilen cevapları okuyoruz; yurtlarda, okulda, güreş/boks kursunda tanıştım. Trekking kulübünde, Avrupa seyahatinde, kütüphanede, yüzme kulübünde tanışan daha bir ifade okumadım.
Üniversitede okurken cemaat yurdunda kalan ‘erkek’ arkadaşın saat 18.00’den sonra dışarı çıkmasına izin verilmezken bir kamu otoritesi veya anne baba “Siz ne yapıyorsunuz! Ülke gençliğinin veya benim çocuğumun sosyalleşmesi gerek” demedi.
Konulan çıkış saati ders sonu saati olsa bile daha güvenli diye kabul edecektik.
Bir kere yurt yapacaksın, okullarını şahane yapacaksın, öğretmenlerini kalkınma odaklı yetiştireceksin, laik eğitime mutlaka sahip çıkacaksın, çocukların dünya vatandaşı olması için mücadele edeceksin
 Nuri Ağabey ile Asiye Abla çocuğunu okula veya üniversiteye gönderirken gönlü rahat olacak..