31 Ekim 1961 Türk İş Gücü antlaşması ile ilk olarak 2.500 Türk Almanya’ya işçi olarak gidiyor. Bu ilk yanıltıcıdır. İlkler, Osmanlı Devleti’nin meslek eğitimi için Almanya’ya gönderdiği ve özellikle sanayisinde eğitim gören ve çalışmış olan Türklerdir.
Hatta Sabahattin Ali’nin 1943 yılında ilk baskısını yaptığı, meşhur ‘Kürk Mantolu Madonna’ romanındaki Alman Maria Puder’e aşık olan romanın baş kahramanı Raif Efendi; babası tarafından Almanya’ya sabun endüstrisini öğrenmek için gönderilmişti. Osmanlı saray ahalisinin Avrupa seyahatleri, bizim neslin görgü seyahatleri, Bakanlıkların çalışma ziyaretleri devam ediyor.
Avrupa’ya ilk kez giden birisinin Türkiye’ye döndüğünde ilk söylediği “Orada insana ve insan haklarına saygı bambaşka..”
Şimdi diyoruz ki “Avrupa kim ola! Onlar bizi bölmek istiyor. Avrupa bitti bitecek. Artık yükselen değer biziz.” Bu belki zamanla olur ama unutmayın, gelecek 100 yıla damgasını vuracak 4. Nesil Sanayi Üretimi (robotlar ve yapay zekâ) gene Avrupa’nın gelişmiş ülkelerinde önde gidiyor. Yani sabun öğrenmeye gittiğimiz gibi, robot işini de öğrenecek gibi duruyoruz.
Hepimiz Türkiye’de hukuk tükendiğinde veya haksızlığa uğradığımızda hakkımızı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde aramadık mı?
Ortadoğu’nun yükselen bir değer olduğunu iddia ediyorsak. Bu kadar sömürü düzenine karşı neden dünyadaki mülteciler kendi ülkelerini terk ederek Avrupa’ya gitmek istiyor? Oysa mülteciler Suudi Arabistan, Suriye, Katar, İran ve benzeri ülkelere de gidebilir. Berberlik, manavlık mesleklerini oralarda da yapabilir.  Sorun özgürlüktür, sorun demokrasidir, sorun gelecektir, sorun hukuktur, sorun insan olma değerleridir.
Siz söylemeden ben söyleyeyim, haklısınız olayların bir diğer tarafı da derin iktisadi ve sömürü düzenidir. Ama önce romandaki gibi sabun yapmayı, sonra Güney Kore gibi endüstri yapmayı öğrenmeli.
Avrupa’yı yerden yere vuran milletvekillerine, üst düzey bürokratların çocuklarına veya torunlarına bakın, hangileri çocuklarını Avrupalara dil kurslarına ve üniversitelere gönderiyor? O zaman bir Sokrat sorusu gider. Siyasi nutuk atarken, Avrupa kim ola diye bağırıyorsa neden çocuğunu Avrupa’ya gönderiyorsun? Bunu bir kenara bırakalım, etkin Bakanların özgeçmişlerine bakalım. Katar’da eğitim gördüğü için övünen yok.
Avrupa bizi seviyor mu? Sevmiyor mu? Her ikisi de değil, ülkeler insanlar gibi birbirlerine âşık olmazlar. Birbirlerine sevdalanmazlar. Ülkelerin dengeleri koruyan ilişkileri vardır.
Al mektuplarını ver mektuplarımı küskünlükleri yoktur. Birlikte çıkarları korumak vardır. İstemediğine nazikçe hayır, istediğinize kibarca evet dersiniz. Ne çok sevindiğinizi ne de çok kızdığınızı belli edersiniz.
Avrupa Birliği İlerleme Raporu, yanlı yazıldı. Bize haksızlık yapıldı. Rapor yok hükmündedir. Önceki ilerleme raporlarına bakalım; Türkiye’ye ve yönetenlere övgüler vardı. Sonra ne oldu? Önceki ilerleme raporları torpille mi yazıldı? 
Ne zamanki benim ülkeme göz koyan biri olur o zaman hep birlikte “Sen kim ola!” deriz. Bize lazım olan; daha çok hukuk, daha çok demokrasi ve daha çok kalkınmadır.  Üzgünüm ama Avrupa’dan öğrenilecek daha çok şey var.