Beyaz Zambaklar Ülkesi adlı eserde Snelman, Finlandiyalı sporculara kültürel altyapıyı vermeden onların yetiştirilmesine karşı çıkmış, halkın kuvvetli bacaklı; fakat zayıf beyinli olmasını aşağısı öküz bacaklı, yukarısı koyun kafalı, kutu gibi boş, tanımlarını yaparak sporcunun bütün yönleriyle yetiştirilmesi gerekliliğini dile getirmiştir.
Türkiye öküz bacaklı, koyun kafalı sporcuların spora müdahale etmesinden çok çekti.
Bunlar sportif hareket bakımından kendilerini kısmen geliştirmiş olmalarına rağmen, kültürel altyapı bakımından çok geri durumundadırlar.
Beyinlerini boşaltsan beş yüz kelimenin çıkmayacağı bu kişiler Tv kanallarında akşama kadar yorup yapıp ülkenin sportif geleceğine yön vermeye çalışmaktadırlar.
Ekranlarda futbol görüntüsü de olmayınca bu adamların alanı iyici daraldı, görüntü üzerinden laf söylemeye odaklı bu kişiler görüntüsüz kalınca, zamanında formasını giydiği takımın amigosu gibi hareket etmekte, on kelimede bir tekrara düşerek bozuk bant gibi aynı söylemler üzerinde dönüp durmaktadırlar.
Spor sadece spor değildir, Her spor dalının alt yapısında bilgi, felsefe ve dahası derin bir kültür vardır. Bir ülke sokak aralarında sporcusunun yetişmesini beklerse, o ülkenin geleceğini koyun kafalı yorumcuların şekillendirmesi normal olur.
Tekrarlanabilen olgu başarıdır. Bir kere elde edilen başarılar toplumları yanıltmamalı, başarının tekrar edilebilmesi için ciddi bir alt yapı ve o alt yapıda kültürel sürecini iyi tamamlamış, fiziksel ve düşünsel koordinasyonunu sağlamış sporcuların yetiştirilmesi şattır.
Spor eğitimi uzmanlarının, spor psikologlarının, spor hekimliğinin, diyetisyenlerin, okulların ve fiziki altyapı olanaklarının olmadığı ortamlarda iri bacaklı, koyun kafalı, kısmen kabiliyetli bireylerin tesadüfen başarı elde etmeleri normaldir.
Bu kişilerin belirli bir yaştan sonra bu alanın yönetimine talip olmaları ya da eleştirisini yapma adına yorumculuğuna yönelmeleri sporun geleceğini sekteye uğratmaktadır.
Çünkü bunlar rol model olma pozisyonuna gelmiş, ama bu modelliğin gereğini yerine getiremeyerek kötü örnek pozisyonuna düşmüşlerdir.
Amigo gibi konuşan, sloganlarla hüküm veren, yargılayan, suçlayan, baskı altına almaya çalışan bir kafa yapısı ile gençlere örnek olma gayretinde olan bu kişiler, halkın içindeki şiddet duygusunu körükleme çabasındadırlar.
Eleştiri yapanların, eleştiri yaptıkları kişilerden, bilgi, görgü, kültür bakımından çok ileride olması gerekir. Fakat ne yazık ki Türkiye’de özellik spor alanında yorum yapanların bilgi ve kültürleri, sahada oynayanlardan ileride değil ve hatta Türkiye’de sporu yapanlar, sporu yorumlayanlardan daha centilmenler.
Bizdeki şiddetin büyük bir oranını, yöneticiler ve koyun kafalı yorumcular körüklemektedir.
Ekranlarda amigoluk yapanların ve bu amigoluğu başarıya giden yolda baskı aracı olarak kullananların çok olduğu bir ülkede yaşıyoruz.
Türkiye’nin şu anki manzarasında, sahadakilerden daha fazla ekranlarda koyun kafalı spor yorumcularının olduğunu görmekteyiz.