Kültür bir milletin çok geniş bir zaman diliminde ürettiği maddi manevi unsurların sosyal hayata yansımış halleridir. Dil ise bu kültürün yapı malzemelerinin ana maddesi konumundadır. Atasözleri ve deyimler bir dilin en zengin malzemeleridir. Söze güzellik katma, az sözle birçok gerçeği ifade etme özelliğini taşırlar. Atasözleri daha ziyade uzun tecrübeler sonucu elde edilen ana düşünceyi ifade ederken, deyimler genellikle bir öykü, bir olay, tarihi bir gerçekliği barındır. Ayvayı yemek deyimi de hukuk alanında yaşanmış tarihi bir olaydan çıkmıştır.


Vaktiyle Almanya’da yaşayan bir ailenin Türkiye’deki evine hırsız girer. Hırsız, evi arar tarar çalacak hiçbir şey bulamaz. Sonra dolabı açar, dolapta üç tane ayva görür, ayvanın birini soyar yer, diğerini yerken komşuların ihbarı ile gelen polisler tarafından yakalanır. Hırsız, mahkemede hâkime hiçbir çalmadığını sadece bir ayva yediğini, diğerini yerken yakalandığını söyler.


Hâkim de Hırsız’a:


Eğer ayvayı yememiş olsaydın, sana hırsızlığa teşebbüs etmekten ceza verirdim, hırsızlık eylemi gerçeklememiş olduğu için küçük bir ceza ile kurtulurdun. Ama ayvayı yediğin için, hırsızlık olayı gerçekleşmiştir. Eylem de gerçekleştiği için sana hırsızlara verilen cezayı vereceğim, diyerek sanığa daha ağır bir ceza verir.


Bu olaydan sonra dilimize ayvayı yeme deyimi kalmıştır. Günümüzde bu deyim bir kişinin kötü duruma düşmesi mahvolması anlamını taşımaktadır.


Hırsızların dilimize girmesini sağladığı deyimlerden birisi de iki ayağını bir pabuca sokma deyimidir.


Vaktiyle bir eve girmek isteyen  iki hırsız gürültü olmasın diye ayakkabılarını evin girişinde çıkarak içeri girmişler, hırsızların varlığından haberdar olan ev sahibi öyle bir nara atmış ki iki kafadar telaşla dışarı kaçmışlar, aceleyle ikisi birden bir pabuca ayaklarını sokmaya çalışırken ev sahibi tarafından kıskıvrak yakalanmışlar, böylece acele edilen işe karşı çıkanlar iki ayağımı bir pabuca sokma diye itiraz eder olmuşlardır.


Foyası Çıkmak deyimi de kuyumcuların sahtekârlarından dilimize kalmış bir deyimdir. Kuyumcular yaptıkları ziynet eşyalarının üzerine parlaklığı artırmak ve satışı kolaylaştırmak için foya adı verilen bir madde sürerlermiş, zamanla sürülen bu foya dökülür ziynet eşyasının kıymeti kaybolurmuş, foyası çıkmak deyimi zamanla halk arasında sahtekârlık yapanlar için kullanılan bir ifadeye dönüşmüştür.