İlimiz Trabzon’da yine bir kitap fuarı süreci daha geçirdik.
İstanbul TÜYAP’tan da İzmir’deki fuardan da güzel oldu genel itibarıyla.
Eee, tabii ki güzel olur birileri için!
Değerli okurlarım, olayı sadece olduğu gibi anlatacağım ve takdiri de sizlere bırakacağım.
Önce şöyle bir örnek vereyim:
Çiftçileri destekleme yerine aracı kurumlar olan toptancı hali ve marketlerin desteklenmesi, paranın onlara akıtılması ne derece doğru olur acaba?! Ya da adalet bunun neresinde?
Birinci ağızdan alınan bilgiye göre, bazı zenginler (tabii o zenginler de bunu babasının hayrına yapmazlar. Çünkü zengin zaten hayrına iş yapmaz; o, bir eliyle hayr yapar gibi görünür ama öteki eliyle birkaç mislini taraftan alır. Onların hayrı böyle olur. Öyle olmasa zaten o zenginliği elde edemezler) köy okullarına, bilinen 2 milyon TL’lik kitap kuponu dağıtmışlar, öğrencileri kitaba teşvik etmek amacıyla.
Şimdi bu görünürde harika, değil mi?!
Her öğrenciye 500 TL’lik kitap kuponu verilmiş yüzer yüzer kuponlar halinde. Öğrenciler de bu kuponlarla birlikte koşarak fuara geliyorlar kitap almak için. Pardon ayrıca taşınıyorlar.
Peki bu kuponlar ile kimlerden kitap alabiliyorlar, biliyor musunuz?
ARACI KURUMLARDAN!
Yani bu işin üreticisi olan yazarlardan değil de yayım evlerinden kitap alabiliyorlar.
“Onlar da kim ki yaa…! Yazarmış…!”
O fuarda, birçok ulusal birlik ve yazar dernekleri var. Ama onlarda bu kuponlar geçerli olmuyor ne yazık ve ne hazindir ki. Yani yerel yazarlara destek yok.
Peki soruyorum şimdi, yazar olmazsa bu yayım evleri neyi ya da ne satacaklar?! Domates soğan mı?
Tabii bu yayım evleri bir de bu paralar ile dışarıdan; cilalanmış, daha evlilik hayatı bile kurmamış, 2/3 tane kitap yazdırılmış(!) yaşı 30’a varmamış kişiler ile “ünlü”leştirilip imza düzenleyerek gençlere hayat dersi(!) verdirip, kitabına imza yaptırıp bu parayı bölüşmekle geçen bir süreç. Bu “yazar”ların her birinin önünde yüzlerce öğrenci kuyruğu… Ha, gerçekten üstat yazarlara sözümüz yok, onlar başımızın tacı… Onlara laf ne haddimize. Ama bizim aramızda da önemli yazarlar var. Onlar neden önemsenmiyor? Dışarıdan gelince daha mı çok bilgili oluyor?
Bir de birileri utanmadan, yüzleri kızarmadan diyorlar ki; biz bu işten beş milyon zarar ettik köy okullarına bu kuponları dağıtmakla. Ya siz, karşınızdakini ne zannediyorsunuz?(!)
Değerli okurlarım, o yetim bırakılan, haksızlık yapılan yerel yazarlar ne yaptılar biliyor musunuz?
O minik elleriyle kupon uzatan, o masum yüzlü, kocaman yürekli çocuklar bu kuponlar ile yerel yazarlardan beğendikleri kitapları alamayınca yüzlerinin solduğunu gören bu yazarlar, o kitaplarını onlara hediye ediyorlardı HEDİYE…
Şimdi görüyor musunuz; kim yardım (hayr) için koşuyormuş kim para için!?? Daha fazla söze gerek var mı?!
Ama son not olarak şunu ifade edeyim ki; Sn. Ahmet Metin Genç Başkan’ın bundan haberdar olduğunu düşünmüyorum/ düşünmüyoruz da. İnşallah O’nun da bu işten haberi olur da gereğini yapar.
(Mümin Sağlam)