Bankanız veya bir başka kurum, sizi arıyor.
Görüşmeye başlamadan önce, görüşmenizin ses kaydı, güvenlik gereği, yasa çerçevesinde kayıt altına alındığı hatırlatılıyor bildiğiniz gibi.
Bu esnada siz de zorunlu olarak bunu kabul ediyorsunuz.
Ama siz de uyanık davranıp, karşı tarafa, sizin de ses kaydı aldığınızı ilettiğinizde çoğunlukla kabul edilmeyip yasa hatırlatılarak görüşme sonlandırılıyor.
Oysa karşı taraf, sizi bilgilendirerek ses kaydınızı tuttuğunu ifade ederken siz de aynı şekilde, karşı tarafa doğal olarak eşitlik çerçevesinde, bilgi vermek suretiyle ses kaydı aldığınızı ifade ettiğinizde bunda ne gibi bir sorun olabilir ki?
Yasa diyor ki: Karşı tarafın “bilgisi olmadan” tutulan ses kaydı suç niteliği taşır!
İkinci husus ise yine yasa gereği; can ve mal güvenliğinizi korumak amacıyla bunu yapabilirsiniz, diyor.
Bunun anormallik neresinde?
Ama ne hazin ve yazık ki; yasa uygulayıcıları, yasa açık ve net ortada dururken bunu yanlış yorumlayarak vatandaşı mağdur ediyorlar. Ve sorunları içinden çıkılmaz, delil bulunmaz ve hatta haklı tarafı mağdur duruma düşürüyorlar.
Bence siz, siz olun, size gelen bu tür kurumsal telefonlarda, ses kaydınızın alındığı söylendiğinde, siz de karşı tarafa, aynı hatırlatmayı yapın. Sizin herhangi bir ses kaydı yapıp- yapmamanız önemli değildir! Önemli olan; karşı tarafı dikkatli olmaya, daha temkinli olmaya ve de söylemlerinde samimi, hukuki olmaya sevk etmiş olursunuz. Dolayısıyla eğer herhangi bir dolandırıcılık söz konusu ise sizden hemen uzak duracaktır. Eğer karşı taraf dürüst ise, hukuki hiçbir çekincesi yok ise bunu kabul eder.
Zaten hak çerçevesinde ve anayasanın en önemli illerinden biri olan EŞİTLİK ilkesine göre sizin de bireysel olarak ses kaydı yapma hakkınız doğar ama hukuken yanlış olduğu ve yasalar yanlış yorumlandığı görülmektedir.
Adaletin temel ilkesi olan şu soruyu soralım: Hukuk mu hakka tabidir, hak mı hukuka?! Yani daha netleştirecek olursak; hukuk sisteminin amacı hakkı korumak mıdır yoksa hak mı hukuk sistemini korumak?! Hak, korunması gereken evrensel temel ilkedir. Dolayısıyla hukuk sistemi buna hizmet eder ve bunun için vardır. Yani temel ilke haktır. Bunun için ayrıca bir hukukçu olmaya da gerek yoktur.
Evrensel, objektif, adil bir paylaşımı benimsiyor olmak yeterlidir.