Gazete başlık atmış:
‘Kemoterapi bitecek’
Ve, devamında:
‘Kanser...İnsanlık yarım yüzyıldır bu hastalığa karşı topyekün bir mücadele sürdürüyor ve teknolojideki ilerlemeyle birçoklarına göre şimdi bir dönüm noktasındayız.’
Çevir kazı yanmasın!!!
Yeryüzündeki tek acayip yaratıktır insan! Bozmayı ve sonra tamir etmeyi bir maharet kabul eden!
Sanki uzaydan birileri getirdi ve insanların vücutlarına yerleştirdi kanser hücrelerini! Ve, kalkıp ‘topyekün bir mücadele’ başlatıyor!
Kendi bozuyor! Sonra tedavi etmeye çalışıyor!
Ve, yutturmaya çalışıyor!
Tabii ki hastalıklarla mücadele konusunda bilimsel çalışmalara söyleyecek sözüm yok. Ama, büyük bedeller yutarak kanser hastalığını ortadan kaldırmaya çalışan bu ‘Muhteşem Bilim’ nasıl oluyor da kanser hücrelerinin insan vücuduna nasıl yerleştiklerini tespit edemiyor? Bu konuda hiçbir söz söylemiyor! Kanser yapan şeyleri fark edemiyor mu acaba? Yoksa onlarla bir akrabalığı mı var?!
Hayır! Bu ses ‘gerçek bilimin sesi’ değil! Gerçek bilim önce hasta olmamak için konuşur. Her şeye rağmen hastalık oluşursa onu tedavi etmek için en uygun yöntemi bulur ve uygular. Bu ses, bilimin arkasına gizlenmiş ‘sahtekar’ın sesidir!
Geçtiğimiz günlerde beyaz eşya satıcısı bir dostumun ziyaretindeydim. Bir başka markanın bayisi geldi yanımıza o sıra. Sattıkları ürünlerin dayanma süresinden ve arıza vermemesi gerektiğinden bahsediyordu bizimki. Diğeri büyük bir heyecanla ileri atıldı:
‘-Neden uzun süre dayanmalı? Bu doğru değil! O zaman endüstri nasıl gelişecek?’
İnsanın hayatını kolaylaştırmak üzere ürünler üretmeye gayret eden endüstri değildi konuşan! Böylesi endüstriye eyvallah! İnsanı sömürme üzerine kendini konumlandırmış endüstri idi! Birkaç kuruş menfaat sağladığı bu adamın dilinden döktürüyordu kendi sözlerini.
İnsan sağlığı alanında da benzer şeylerin uygulamada olduğunu biliyoruz. Bilimi kullanan sahtekarların büyük maddi güçlere sahip olduğunun farkındayız. Kullandıkları bütün araçlarla insanları etkiledikleri gün gibi ortadadır. Onlar insanların vücut ve zihin sağlığı üzerinden beslenirler. İnsanlığın kanser hücreleridir onlar. Sağlıklı hücreleri yok ederek hayat bulurlar. Sonra maharetlerini sunarlar insanlara!
İyi etmekten bahsederler! Geliştirdikleri yeniliklerden bahsederler! Bozgunculuklarını ustalıkla gizleyerek yaparlar bunu! Karaciğerinizi, midenizi, bağırsaklarınızı, böbreklerinizi felç edecek şeyleri ‘sağlıklı gıda’ olarak size sunar, sizi hasta eder; sonra da tedavi yöntemlerini geliştirdiklerini ‘büyük buluş’ olarak anlatırlar size.
Ama güneş balçıkla sıvanamadığı gibi onların sahtekarlıkları da uzun süre saklı kalamıyor. Her geçen gün bir hileleri ortaya çıkıyor. Çünkü dünyada kötülerle iyilerin kıyasıya mücadelesi devam ediyor ve devam edecek. Görünüşte kötülerin üstünlüğü olabilse de gerçek her zaman gün ışığına çıkıyor ve her zaman da böyle olacaktır.
Bugün herkes ‘gerçek bilimin sesi’ ile ‘tutsak bilimin sesi’ini ayırt etmeyi öncelik kabul etmelidir. Bunu hem kendi hem de gelecek nesiller için yapmalıdır. Bunu yapmak zor değildir. Sahtekarların gürültülü propagandaları arasından tertemiz sesleri çok rahat ayırt edebilme yeteneğine sahiptir insan.
Yeter ki istesin!