Yomra’da eskilerden bir esnafla konuşuyorum. Rusya ile ilişkilerden bahsediyor. İhtilal öncesinde dedelerinin motorlarla Rusya’ya mal getirdiklerinden ve oradan çeşitli mallar alarak Trabzon’da sattıklarından söz ediyor.
Samsun’dan bir dostum da ihtilal öncesi dedelerinin ticaretinden kalan bir çuval Rus parasını göstermişti bana birkaç yıl önce.
***
Rusya yaklaşık 150 milyon nüfusu olan bir ülke! Ve bizim en yakın komşularımızdan biri!
Her iki millet uzun bir tarihi süreci iç içe paylaşmışlar. Bu yüzden önemli kültürel etkileşimler olduğunu fark edebiliyorsunuz. Dil bunlardan biri.
Trabzon ve Rize bölgesinde kullanılan ‘Da’ vurgusu bunun bir örneğidir!
Bizim insanımız:
‘-Anladın, da?’
Onlar:
‘-Ti Ponil, da?’ diyor.
‘Da’ bizdeki ‘Evet’ demek!
Rusçada kullanılan birçok kelime var bizden:
Çay.. Çaynık..Çakal..(Onlar Şakal diyor)..Kazan.. Ambar.. ve daha birçok kelime..
***
Tarihin sayfalarında kimi zaman üzüntülü olaylar olmuştur! Her iki tarafı da üzen olaylar! Ama birçok güzel şeyler de olmuştur bunun yanında! Yönetimlerin hatalarından kaynaklanmış olan acıları halklara mal etmek ve irdelemek çok yanlış bir yaklaşım tarzıdır.
Amaç bir değer üretme yaklaşımı olmalı! Bunun için keder sayfaları yerine sevinçlerin paylaşımının olduğu güzel sayfalara odaklanılmalıdır. Acılardan ders çıkarılmalı ama bu derslerin güzelliklerin önünde bariyer oluşturmasına fırsat verilmemelidir.
Değerli İlber Ortaylı Hoca’nın kısa bir zaman önce ortaya koyduğu yaklaşım son derece yerindedir. İki ülke arasında ebedi dostluktan başka bir yolun olmadığını vurgulayan Ortaylı:
“Kimse tarihteki otuz küsur savaşı tekrarlayıp durmasın. İsteyen, yabancı tarihçilerin analizlerine baksın. Çünkü bu savaşlar yiğitçe olmuştur. Şövalyeler arasında savaş bazen yakınlık doğurur” diyor İlber Hoca! Ben de onun gibi düşünenlerdenim!
***
Her yıl yaklaşık 5 milyon Rus turist Türkiye’yi ziyaret ediyor. Bunu sadece turizm faaliyeti ve birkaç parça tekstil ürünü satışı olarak görmek ve değerlendirmek son derece eksik bir bakış olur!  Rus halkı güneşe kaçınılmaz bir şekilde ihtiyaç duyduğu için Türkiye’ye gelirken buradaki birçok Türk üretiminden de etkilenmektedir! Bu 5 milyon insan burada Pizza değil Eynesil, Sürmene, kısaca Karadeniz Pidesini,  Hamburger yerine Akçaabat, İnegöl, Tekirdağ Köftesini tercih ediyor. Döneri, Baklavayı, Türk Lokumunu tercih ediyor! Giderken yanlarında götürebildiklerini alıp götürüyor. Ve döndüklerinde de bunları ülkelerinde görmek istiyor! Bu sıraladıklarımız sadece gıda alanındaki etkileşimler!
***
İlişkilerin nicelik ve nitelik olarak gelişmesinin her iki ülke insanına refah gelişimi olarak yansıyacağı açıktır. Bizde olan bir kısım beşeri ve teknik yetenekler onlarda yok, onlarda olan bir kısım yetenekler de bizde yok. Büyük işletmelerden daha ziyade küçük ve orta ölçekli işletmeler için Rusya ve onun etki alanındaki pazarlar muhteşem fırsatlar barındırmaktadırlar Türk girişimcilerine! Türk Lokumu, Türk Baklavası,  Türk Döneri, Eynesil Pidesi, Akçaabat Köftesi, Gümüşhane Pestil ve Kömesi ve daha birçok Türk ürününün Rusya pazarlarında ‘MARKA’ olabilmesinin önünde hiçbir engel yok! Sadece fırsat var! Devletin bu konuda Türk girişimcilerine bugüne kadar hiç olmadığı kadar sağladığı destekle birlikte! Peki, bu durumda yetenekli Türk girişimcisi ne yapmalı?
Bir başka yazımızda da bu konuyu ele alacağız!