İçinde, ders çıkarılması gereken bir cok detayı barındıran 120 dakikalık bir maç izledik. Eğer çözümlenirse, sezonun kalan sürecinde Trabzonspor'u sahada yukarıya çekecek bir çok başlığı olan bir maçta diyebiliriz.
Hakemin yönetimine, rezil kararlarına, beceriksiz yönetimine değinmeden geçiyorum.
Savunmanın merkezindeki ana iki oyuncunun olmadığı müsabakalarda Okay-Serdar ikilisine mecbur kalmak gelecek adına huzursuzluk verecek bir hal gibi göründü. Oyun kurulumunda yetersizlikten doğru pozisyon alamamaya, rakibe yakın beklememekten, rakibi karşılamadaki beceriksizliğe kadar bir çok defo ortaya çıktı.Yenilen golde iki oyuncunun arasındaki yaklaşık 25 metrelik boşluk bahsettiğim konunun uygulamalı haliydi adeta.
Savunma beklerinden alınan verimin beklentileri karşıladığını söyleyemem.Pedro'daki aşağı ivmelenme devam ederken, Mustafa performansı da önceki maçları aratır halde idi.
Sönük ve etkisiz futbolun ana sebebinin orta saha oyuncuları olduğu konusunda hemfikiriz sanırım.
Topa sahip olduğumuz anlarda sorumluluk almayan, adeta toptan kaçan orta alan oyuncularımız ile aramdaki fark; Ben tribünden, onlar sahadan izlediler. İşin top kapma kısmında zaman zaman katkı sağlayan Mendy-Lunstram ikilisi , oyunu kurmak konusunda sorumluluk al(a)mayınca, buna sahanın en silik iki isminden birisi olan Sikan' da eklenince, "organize hücüm" beklentilerim hayalde kaldı. Sikan bu olmamalı. Sorumluluk almalı, Savunma-hücum bağlantılarına mutlaka topa temas etmeli. Yok eğer oyuncunun sitili bu derseniz, geçamis olsun. Sikan benim gozümde balıkmı-tavukmu belli değil.
Trabzonspor oyuncu grubunun saha içi maç performansına baktığımızda, kanat oyuncularının bir tanesi en tepe oyuncu görüntüsü verirken, diğeri sahadaki en silik iki oyuncudan birisiydi. Trabzonspor'un tüm hucüm aksiyonlarinda Zubkov'u gördük. Tabela yaptığı 2 golden bağımsız, topu rakip ceza sahası içine taşıyan tek oyuncu idi.Diğer kanada baktığımızda Visca'nın yokları oynaması, hücumsal anlamda takımı geriye itti. İyi bir Visca performansının takım için önemini bir kere daha görmüş olduk.
Maçın geneline baktığımızda, yerleşik savunma ile bekleyip kazandığı toplarla hızlı çıkabilen Bodrumspor'a karşı, savunma merkezinin arkasına sıklıkla uzun toplar atarak tehlike yaratmaya çalışmamızı doğru bulduğumu söyleyemem. Daha fazla öne çıkarak baskı uygulayan takımlara karşı eyvallah, ama bu düzeydeki rakiplere karşı olmadı, tutmazda.
Unutmadan, Trabzonspor tribünlerinin bir kısmında yeni bir kültür oluştu. Yeni trend, her maç bir futbolcuyu yuhalamak, protesto etmek. Bunun yerine, takım geride iken, malum takım aleyhinde beste söyleyene kadar takımı ateşleyen birşeyler haykırmaya ne dersiniz??
Bu kadar olumsuzluğun yanında bir kaç kelāmda güzelden bahsedelim;
Beklerin arkasına attığımız topları oyuncu ile buluşturdugumuzda daha fazla olumlu sonuçlar aldik. Nitekim Zubkov'u bek arkasında ya da kanatta buluşturduğumuzda meyvelerini de topladık.
Önce 10, sonra 9 kişi kaldıktan sonra yapılan hamleler ve hakeme doğan tepkiyle tribünlerin ateslenmesinin, turu geçerken etkili olduğu kanaatindeyim.
Maçın içine duygularda girince, mücadele seviyesi de arttı.
Bu atmosfere, özellikle Arif ve savunmanın solundaki Cihan'in eforuda eklenince turu cebimize koyduk.
Ben yine de Zubkov ve Arif'i baş köşeye yazıyorum.
Nihayetinde tek maçlık, belli bir hedefi olan müsabakayı kazanarak bitirmek en önemlisi. Trabzonspor kupa mesaisinde son 4 takımın arasındadır.
Göztepe maçında parça parça göze hoş gelen oyununun üzerine biraz daha katarak oynatmasını beklediğim Fatih Tekke'den bunu alamamış olsam da, hala mağlup olmamış, takımı Türkiye kupasında yarı finale çıkmış ekibin hocasıdır..
Kalın sağlıcakla..