epey zamandır arafilboy mahallesi'nden maşatlık'tan geçmemiştim
geçen yıl aile hekimi‘mi esentepe mahallesindeki sağlık ocağına taşıyınca yeniden gitmek ve görmek gerekti
birçok sokağının ya adı değiştirildi ya da ortadan kaldırıldı
*
peki sokakların adları bir mahalleye bir semte bir kente ne katar?
ya da bir kentteki sokak adları çiçek böcek adlarıyla anılsa ne olur?
orada yaşayan değer katan sakinlerinin adlarını silersek kazancımız artar mı?


*
hiç düşündünüz mü?
gün geçtikçe ne kadar da kimliksiz çırılçıplak mahalleye semte ya da kente dönüştürülüyoruz
hiç düşündünüz mü gelecekte nasıl yazılacağız arka odasına tarihin?
kimin umurundaki!
*
çömlekçi’nin artık yerinde yeller değil büyükşehir belediyesi’nin diktiği gündüzkondu’lar meskûn
sokak adları taraçalı merdivenleri cilet gibi kesme karataş evleri balıkçı çatılı kiremitleri rüzgâra yelken açarcasına uçup gitti bir seher vakti hainin iğvasına uyarak!
boztepe’nin altından tünelle birlikte ucube köprü geçirilince o canım zemin örtüsü kayalık olan doğal görüntüsünden geriye beton yığını kalmıştı
rengarenk evlerinde de kimseler oturmadığından sıvası badanası solmuş çürümeye başlamış
çocuk sesleri de azalmış sağlık ocağı kapatılmış hayalet bir görüntüye bürünmüştü


*
nerelerden nerelere geldik
bir kenti kent yapan değerlerin görmezden gelindiğini
istenilen yerlere imar izni verildiğini istenilen yerlerden yollar köprüler geçirildiğini
hiçbir yetkisi yokken koruma kurulu adına değil tamamen kendi şahsi görüşü doğrultusunda kenti yöneten valinin belediye başkanının binaların rengini değiştirdiğini
sahil yolunun geçirilmesiyle sahiline bir türlü ulaşılamadığını
ulaşılsa da araç gürültüsünden iki kişinin yan yana sohbet ederek yürüyüş yapamadığını
kent trafiğini çözecek yerde oalağan trafik akışının tek yön gibi değiştirerek daha da arapasaçına döndüren emniyet müdürlerinin olduğunu
ve kentleri koruyacak olan kent konseyi’nin hiçbir etkisinin ve yetkisinin olmadığını
belediye encümenlerinde vasıfsız etkisiz yetkisiz elemanların doluşturulduğunu ne yazık ki üzülerek görüyoruz


*
aksi bir durum olsa bu kent ilk zamanlardaki yaşanılabilir çıtasını daha yükseğe çıkartırdı
istila edilmiş bir kentin tepeden tırnağa kaba saba yoz bir kültürün egemenliği altına sokulmakta hiçbir beis güdülmüyor
sözüm ona modernize binalar ve sokaklar yapacağız diye kirliliğin yüzkarasına bandırılıyor
sivil toplum kuruluşları tabelalarından öteye artık hiçbir anlam taşımıyor
benim gibi birkaç kişi dışında hiç kimsenin kılı da kıpırdamıyor
ben kim miyim?
bir nevi çakal osuruğu!