Maçın sonundan başlamak lazım ki düştüğümüz hallerin nerelerden geldiği belli olsun. Yakışmadı. Bir kupa maçı... Futbolun değil, her iş kolunun bir centilmenliği var. Net bir skorla yenildiniz; öyle oldu, böyle oldu. Benim güzel kardeşim, Alanyaspor gibi bir takımda Süper Lig’de futbol oynuyorsun. Eylemin efelikse, Trabzon’da efelerin efesi var. Olsa olsa maraba olursunuz. Sonuçlarında sakal tıraşını berberiniz değil, kökten Trabzonlu yapar.

Maç sonu yaşanan olayları tüm spor severler gördüğüne göre konuşmanın da bir yeri yok. Samsunspor maçıyla gri bir handikap içerisinde olan Trabzonspor, ara transfer döneminde rotayı alınacak en az dört skorer futbolcuya çevirmiş durumda. Yönetim, biliyor ki yenilenen misyondan geriye pek bir şey kalmamış. Sağ ayaklı bir stoper ve sağ kanatta oynayacak Brezilyalı iki oyuncuyla anlaşma sağlanması, yerinde bir adım.

Maça gelirsek, “İlk yarı Alanya, ikinci yarı Trabzonspor” desek de bu maçın galibi ya da yenileni bence hiçbir şeyi değiştirmiyor. Spor yazarları, “Aman Trabzonspor galip geldi, üstün oynayarak kazandı,” gibi söylemlerde bulunuyor ama bunların bir anlamı yok.

Anlam ifade eden tek konu şu: Trabzonspor devre arasında kimi alacak? Bu kadro, bu oyuncu grubu ile Süper Lig’de ne yapar? Bu kırılgan yapısıyla baktığımızda, futbolun dünü değil bugünü olduğuna göre, her şey olabilir. Bu nedenle en az dört futbolcu transferi elzemdir. Bakın, hakemler Trabzonspor aleyhine nasıl kararlar verebiliyor.

Bu maçta beni mutlu eden hiçbir şey yok. Kupa maçı, gerçekçi olalım. Şenol Hoca ve yönetim kurulu, bu skorla yanılmasınlar. Şenol Hoca, “Futbolcularım dağılmadı, şu futbolcu şu hamleyi yaptı, diğeri şöyle yaptı,” diyor. Ancak ben bu sözlere katılmıyorum. Katılacağım şey, “Bana şu bölgeye, bu bölgeye hazır en az dört futbolcu lazım,” gibi net bir ifade olurdu.

Maç üç sıfır bitmiş. Saha içindeki ve dışındaki durumlar belli. Şenol Hoca, maç sonunda anlatacağınız şeyler bu olmamalıydı. Bu kadroyla Fenerbahçe’yi sahadan sildik, ama gittik Rizespor maçında ilk yarıda Rize kalesine bir şut bile atamadık ve mağlup olduk. Bunu unutmamız mı gerekiyor?

Bir mağlubiyet, diğer maçın analizine katkı sunmaz mı? Galatasaray’ı, yani Aslan’ı yelesinden tutup gırtlağına dalmadık mı? Hakemdi, şuydu, buydu, yenildik. Peki sonrasında teknik heyet bir işaret alamadı mı? Bodrumspor’a bir gol attık, on üç takla attık. Ama bizim için önemli olan Antalya maçı...

Bakın, araştırın. Acilen gelip direkt formayı alacak dört futbolcu kadroya katılmalı ve yenilenen misyon tekrar eski yerine getirilmeli. Kupa maçında Alanya’yı yensen ne olur, yenmesen ne olur? Bu maç üzerinden demeç verilmesi bence yanlış.

Bu ligde bizi dalgalardan daha büyük tusinamiler beklemiyor mu? Kadro ve oyuncu grubu buysa, Alanyaspor maçıyla değişen bir şey olmadı. Şenol Abimin güldüğü yerde biz üç takla atarız; lakin gerçek bu değil.

Abdullah Hoca’yı sanki haksız eleştirmişiz gibi hissediyorum. Değişen bir oyun kurgusunun yanında farklı bir oyun anlayışı görebilsek, işte gelişim oradadır. Peki sizce böyle bir gelişim var mı? Yok. Olması dileğiyle