bizler sokakların nesiydik?

yaşadığımız ya da yaşadığımızı sandığımız sokaklara ne kadar aittik?

çünkü sokaklar da bizimle birlikte yaşlanıyordu ve bizler bunu bilmiyorduk

ve bize anlatılan menkıbelerle kente biraz değil çokça gittikçe aşık oluyorduk

*

gerek mesleğim ve de gerekse on yaşında kente geldiğim 1970'den itibaren yaşadığımı sandığım kentin tüm sokaklarını biliyordum

yaklaşık 50 yıldan beri de aynı sokak ve bu sokağın sakinleriyle birlikte yaşıyordum

ömrümün elli yılı bu sokaklarda eski adıyla içkale 1974 kıbrıs barış harekâtında şehit olan pilot yüzbaşı refik cesur caddesi 14 numarada geçmişti

son altı yılım ondan uzakta (içten içe hiç kimseye de belli etmeden) onu sayıklıyordum

çünkü gidebileceğim her yere yürüme mesafesiyle deyim yerindeyse yedi adımdı

*

artık kente ulaşmak kadar da zordu benim için eve ulaşmak

toplu taşıma araçları başlı başına bu kentin en büyük handikabı

çözüm odaklı hiçbir şey üretilmediği gibi çözüm adına ne varsa o yoktu artık

merkezi hükümet gibi istiyorsa o seçiliyor betondan başka hiçbir şeye de yatırım yapmıyordu

kentin dört bir yanı inşaat alanıydı

biri kazıp borusunu sererken diğeri kaldırımı yıkıp arnavut taşı üzerine asfaltı bocalıyordu

*

kentin birkaç durağının sembolleri olan amerikan şavrolelerinin yerini zamanla yerli sayılabilecek toros ve murat marka dört silindirli arabalar almıştı

arnavut taşları üzerinde trompet çalan yollarımız azalmıştı

ve bizlerin gördüğü eski tarihi kent kültürü rüyası sona ermişti ve karabasanlar görmeye başlamıştık

*

sonrasında görüntü kirliği bir anda kendisini gösterdi

moloz çöplüğü ile denize dolgu ve yağmalama curcunası başladı

artık herkes en çok kim katledecek bu kenti diyerek partilerüstü bir yarış başladı

siyasi yelpazenin tüm bileşenleri aynı rantsal merkeze hizmet etmeye başladı

taksi dolmuşlar yerini önce minibüslere sonra bi üst modelleri olan 12+1lere terk ederek koskoca kentin tüm yollarını duraklarını kapsadı

kahramanmaraş caddesinin eski tedaş aralığından merkez postahane yönüne kadar koca caddeyi tüm dolmuşlarla tıkıştırıldı

öyle ki mesai (çıkışı-başlangıcı) akşam ve sabah saatlerinde ortalık arapsaçına dönüşüyor

hele yağmurlu havalarda bekle ki gelsin dolmuş

eskiden yıldan yıla olan zam miktarı artık üç ay bile geçmeden türlü bahanelerle zam üstüne zam yapılmaya başlandı ve de kişisel gelire göre çok pahalı

onca alternatif yol yapılmasına rağmen ulaşım sorunu bir türlü çözülemedi

seçilen her belediye başkanı raylı sistem sözü vererek yaylı sisteme rücu ettiler

*

son yıllarda öyle bir garabet oluştu ki evlere şenlik

90'lı yıllarda refah partisi'nin kent yönetiminde belediyeyi almasıyla nazım imar planlarının dışına çıkılarak her yere apartımanlar siteler diktiler

binaların altlarında plan gereği otoparklar yapacakken belediye para karşılığında ilgilisine sattı mesken ya da işyerleri olarak o mekânları

kentin hiçbir yerinde yöresine ihtiyaca binaen otopark yok iyi mi?!

kimse kimseyi ne sorguladı ne yargıladı ne de hesap sorabildi

şimdilerde ayan beyan harcamalarının ne sorgusu ne suali ne de utanması var suçu işleyenlerin

bu da başka bir garabet sana mı kaldı derseniz evet bana kaldı! alan da veren de yapan da memnundu

*

şimdilerde ulaşım sorununu tünellerle açığı kapatalım diyerek köstebek gibi delik deşik ediyorlar kenti

otobüsler günün belirli saatlerinde balık istifi

dolmuşlar desen ayakta yolcu almayacaklar güya rezalet

keza ilçeden ilçeye de aynı lebalep! bir dolulukta ve tıka basa ayakta!

aynı duyarsızlık doğalgazda da göstermişti kendisini bu kenti yönetenler değirmendere vadisinde konuşlanan kömür tüccarlarına pazarlamıştılar kenti

yıllarca hem vadi hem de kent kömür dumanına gark olmuştu -gelişigüzel imar planları sonucunda kentin içerisindeki işmerkezlerine ulaşmak imkânsızdan ziyade çilekeşhane'ye dönüşmüştü

alternatif olarak yapılan yollar gecekonduvari görüntü kirliliği yarattığını görmüyorlardı bile her yere yol her yere tünel her yere bina diktiler-

*

1.dip not: artık sokağıma bir şekilde yıllar sonra dönmüştüm göz ve el teması kurabileceğim çok az kişi kalmıştı ve sokağımın birçok mekânı da bana yabancı

tek renk beton yığını olmuştu kedileri köpekleri ve de kumruları olmasa tanınmayacak bir yer olmuştu

eskiden sabahları ve akşamları baktığım çatılarında artık kargaların yerine zinoslar muhkemdi

2.dip not: ve böylece geldik yine bir filmin sonuna

esas oğlan artık esas kızı görmüyor eskiden filmin sonunda kötü oğlan cezasını çekiyordu şimdilerde kötü oğlan yaşadıkça yaşıyor ve hırlısı hırsızı arsızı yüzsüzü el çırpıp bir diğerinin sırtını sıvazlayıp pis kahkahalarla günlerini gün ediyor

3.dip not: dinci küffara boyun eğmeyeceğiz yine de!

..

ortahisar