Son yıllarda ülkemizdeki üniversite sayısında görülen artışın temel nedenleri birçoğumuzun malumudur. Toplumdan gelmekte olan yüksek öğrenim görme ve üniversite diploması talebini mevcut iktidar ve siyasetçiler tereddütsüz yerine getirmişlerdir.
Zira bu konuda memnun olmayan hemen hiçbir kesim yoktur.
Çeşitli kentlerimizde ve ilçelerimizde açılmakta olan yüksek okul ya da fakülte o yörede ekonominin canlanması demektir. Buralarda öğrenim görmek üzere gelecek olan öğrencilerin yapacağı harcamalar esnafın işlerinin iyileşmesi ve o yöreye önemli bir ekonomik katkı olarak algılanmaktadır. Ancak ülke genelinde ekonominin toplamına bakıldığı zaman zaten bu ülke sınırları içerisinde yaşamakta olan insanların normal harcamalarında bir değişiklik ortaya çıkmayacağından makro açıdan bu beklenti de çok mantıklı değildir.
Nitekim son dönemde ülkemizde yüksek öğrenime olan talep doygunluk noktasına geldiğinden üniversite kontenjanlarında önemli boşluklar doğmaya başlamıştır. Yüksek okul ve fakülte bekleyen yerlerin bu konuyu derinlemesine tekrar düşünmelerinde yarar vardır. Zira boşuna yapılan yatırımların bedelini hepimiz üstleneceğiz.
Trabzon halen bir kamu ve bir de vakıf üniversitesini bünyesinde barındırmaktadır. KTÜ’nün belirli ilçelerdeki fakülte ve yüksek okulları da günümüzde kontenjan boşluğu sorunu yaşamaya başlamıştır. Vakıf üniversitesi ise öğrenci bulma derdinde olduğundan başkaca hiçbir ölçüt ya da hedef gözetilmeksizin yeni ve “orijinal” bölümler açma peşindedir.
Yeni hazırlanmakta olan YÖK yasasında adı geçen özel ve yabancı üniversite uygulaması ise mevcut üniversiteleri arkadan vuracak bir hançer gibi görünmektedir.
Zira yılların birikimi ile oluşturulmuş olan köklü ve değerli kamu üniversitelerinin bu şekilde zayıflatılması ülkemizin geleceği açısında stratejik olarak son derecede zararlıdır. Her alanda olduğu gibi bu konuda da bir vurdumduymazlık havası hâkimdir.
Türkiye’nin maalesef ciddi bir yüksek öğrenim politikası halen yoktur. Önümüzdeki dönemde de iyimser olmaya imkân yoktur. Zira halen bu konuda önemli olan en temel parametre yüksek öğretimde kalitedir. Ülkemizin şu andan itibaren yeni üniversiteler ya da yüksek okullara ihtiyacı yoktur. Mevcut yüksek öğretim kurumlarında kalite geliştirmeye ihtiyaç vardır.
Üniversitelerde araştırma altyapısı tamamen çökmüştür. Sadece diplomalı ve yetersiz donanımlı işsiz yetiştiren kurumlar haline gelmiş olan üniversitelerin yeni araştırmalar yaparak toplumun hizmetine sunma işlevi büyük ölçüde sona ermiş durumdadır.
Bu tehlikenin farkına varması gerekenler maalesef olaya halen dar kalıplar içerisinde bakmaktadır.
Üniversitelerin topluma sağlayacağı katkının; öğrencilerin yapacağı harcamalardan ibaret olduğu dönem artık kapanmaktadır. Bunu çok net olarak anlayarak buna göre yeni bir yola girmek gerekmektedir.
Artık üniversitelerin topluma yapacağı en önemli katkı ülke gerçeklerine uygun araştırmalar yaparak, yeni istihdam alanları yaratacak projeler geliştirmek olmalıdır. Yani artık üniversitelerimize, gerçek birer üniversite olmaları imkânını tanımalıyız. Yoksa bu gidiş çıkmaz bir yoldur.