Adetimizdir, toplumda biri biraz ön plana çıktığında, fark yarattığında, öncülük yaptığında, mutlaka paçasına yapışıp, onu alaşağı etmek için olanca gücümüzle çalışırız.

Muvaffakiyet noktasında da kimse elimize su dökemez.

İşin en sonunda savaşı kazanmış komutan edasıyla da pek doğru bir şey yapmışız gibi etrafa caka satarız.
Bunun en güzel örneği son dönemde Şenol Güneş’e elbirliği ile yapılan linç girişimidir.

Sadri Başkan’ın “halef”inden esinlenip “Şenol paragözün tekidir. Paradan başka bir şey düşünmez.” diyerek, Şenol Hoca’yı kamuoyunun önüne atıp, Güneş’i itibarsızlaştırma projesini hayata geçirmesi dolaylı olarak Güneş’ten öç alma duygusudur.

Şenol Hoca Trabzonspor’un başındayken adeta paratoner vazifesini üstlenip, kulüpte oluşacak olan negatif enerjiyi bertaraf ederek, kulübün sakin bir şekilde yönetilmesine imkân tanımış, olanak sağlamış oluyordu.

Şenol Güneş görevden el çektirildikten(!) sonra Sadri Başkan ve ekibinin ömrü ancak doksan gün koltuklarında oturmalarına yetti.

Sadri Başkan’ın Şenol Güneş’i maddiyata düşkünlüğüyle eleştirirken, kendi savrukluklarını halının altına süpürmeye çalışması işin bir cingözlüğüydü.

Trabzonspor’u tarihinde hiç olmadığı kadar bir borç batağına sürüklemek, kurtarılmasını neredeyse imkânsız hale getirmek, yarınlarını ipotek altına aldırmak ise olsa olsa sorumsuzluğun bir göstergesiydi.

Ha, tabi ki Güneş’in yapmış olduğu hatalar, eksik davrandığı zamanlar, elini yeterince taşın altına koymadığı olmuştur.

Ama bu hiçbir zaman aile mahremiyetini deşifre etmeyi haklı çıkarmaz.

Büyük kulüpler, durup dururken büyük kulüp olmuyor.

Fatih Terim’in şimdiye kadarki tüm hamleleri yerli yerinde miydi?
Değildi!

Buna mukabil bugün kendisinden bir “imparator” yarattılar.

Aykut Hoca bugüne değin yaptığı her şeyi doğru mu yaptı?

Vermiş oldukları gereksiz demeçlere, sergiledikleri lüzumsuz tavırlara, mimiklere bakıldığında Terim ya da Kocaman’ın, Denizli’nin hatta Aybaba’nın düştüğü yanlışlar Şenol Güneş’ten hiç de az değildir.

Ama hiçbir zaman zaafları ya da davranış bozuklukları camiaları tarafından malzeme edilmemiştir.

Trabzonspor Ahmet Suat Özyazıcı, Özkan Sümer ve Şenol Güneş gibi tarihinde diğer kulüplerin çıkaramadığı değerleri çıkarmıştır.

Ama biz kolay yetişmeyen bu insanları kadifelere sarıp, başköşeye oturtacağımız yerde, hırpalamanın yollarını arıyoruz.
Yazık ki ne yazık!

İşte o yüzdendir ki Milli Takıma hoca arandığında tarihinde en iyi dereceyi yaptıran ve şu anda nadasta olan Şenol Güneş’e değil, Galatasaray’ın çalıştırıcısı, geçmişte Milli takım ceza dosyası kabarık olan ve bugünlerde sekiz maç ceza yediği için Galatasaray’ın maçlarını tribünden takip eden Fatih Terim’e ek iş olarak yapması için Milli takım teknik direktörlüğü ihale edilmiştir.

Siz kendi değerlerinizi yerden yere vururken, başkasının onları göğe çıkarmasını neden bekleyesiniz ki?

O yüzdendir ki Fatih Terim ismi açıklandığında hiç gıkınız çıkmadı!

O yüzdendir ki bugünlere gelmesinde Şenol Hoca’nın emeği yadsınamayacak kadar büyük olan Trabzonspor’un Sportif Direktörü Ünal Karaman sanki çok lüzumluymuş gibi çıkıp sıcağı sıcağına, Trabzon kamuoyunu rahatsız edecek derecede yakışıksız ve sevimsiz bir şekilde “Fatih Hoca’nın Milli takımın başına geçmesi çok isabetli bir karar.” şeklinde bir tebrik mesajı yayınladı!

O yüzdendir ki Federasyon Başkanı Fenerbahçe’ye “Fenerbahçemiz” dedi.

Galatasaray’la olan bozuk ilişkilerini Fatih Terim’i Milli takıma rampa ederek düzeltmeye çalıştı.

Beşiktaş’ı zaten teslim alıp ipoteklemişti.

Bu durumda, Trabzonspor’a düşense tıpkı Play Off maçı oynarken basın toplantısı yapan ve Fatih Terim’i Milli takımın başına geçiren Demirören’i seyrettikleri gibi, olayları da bön bön izlemektir.

İyi seyirler size.
Merak ediyorum da..
Her şey olup biterken, şaşıp da Şenol Güneş’in dili çözülürse, bugün bol keseden atıp tutanlar acaba başını hangi kumlara gömecek?