Merhaba bir önceki yazılarımızda “Aile Tutumları”ndan bahsetmiştik. Bu yazımızda ise çağımıza damga vuran, gün geçtikçe artan ve çok önemli bir yere sahip olan “Otizm”in; nedenlerini, çözüm önerilerini inceleyeceğiz. Keyifli okumalar...

OTİZM NEDİR?

Tam adı ile “Otizm Spektrum Bozukluğu (osb)“ sosyal etkileşim ve iletişimde sorunlara neden olan tıbbı bir durum; “Nöro-Gelişimsel” bir sorundur. Kişinin ilk çocukluk döneminde başlayan ve hayatı boyunca tüm yaşam kalitesini etkileyen, sözel ve davranışsal bir bozukluktur.

Nörolojik ve ruhsal bir bozukluk olan otizmde erken tanı ve rehabilitasyon oldukça önemlidir. İlk 3 yaş döneminde belirtileri ortaya çıkan otizmin son yıllarda belirtileri dokuz aya kadar düşmüştür. Genellikle erkek çocuklarda daha fazla görülen otizmde bu sürecin kaliteli ve başarılı bir şekilde atlatılması için (gerektiğinde) ilaç ve rehabilitasyon yöntemlerinin uygulanması gerekmektedir.


OTİZM BELİRTİLERİ

1) Göz teması kuramama.

2) İsmi söylendiğinde dönüp bakmama.

3) Parmağı ile istediği şeyi gösterememe.

4) Kolları ile kanat çırpma.

5) Yaşıtlarının oyunlarına ilgi duymama.

6) Sallanmak, parmak ucunda yürüme ve kendi etrafında dönme gibi hareketler.

7) Konuşmada gerilik, konuşmak istememe, kendi isterse konuşma.

8) Dönen nesnelere ilgi duyma.

9) Takıntılı ya da çok tekrar eden davranışlarda bulunma.

10) Kendisi ile konuşan bireylere cevap vermemesi, tepkisiz kalması.

11) Fiziksel temastan (dokunma, sarılma vb.) hoşlanmama.

12) Tek başına olmayı tercih etme.

13) Kelime ve cümleleri öğrenememe, düzenli cümle kuramama, konuşulanları anlayamama.

14) Hislerini, duygularını ifade edememe.

15) Hırçınlık, öfke nöbetleri, aynı zamanda duygusal olma hemen ağlama.

16) Kendine zarar verme (kendini ısırma, başını yere, duvarlara vurma gibi).

17) Bir yemek çeşidine bağımlılık gösterme. Diğer yiyecek türünü reddetmek gibi.

18) Çok erken dikkat dağınıklığı yaşama, odaklanma, dinleme, izleme gibi davranışlarda yetersiz kalma.

19) İnsanlarla iletişime değil; nesnelere, eşyalara ilgi ve merak duyma gibi davranışlar otizmin belirtilerine örnek gösterilebilir.

ERKEN TEŞHİSİN ÖNEMİ

Erken teşhis ve doğru eğitim yöntemi ile yoğun olarak eğitim alan çocukların yaklaşık yüzde ellisinde  otizm belirtileri kontrol altına alınabilmekte ve otizmli çocuklarda olumlu anlamda büyük ilerleme kaydedilmektedir. Hatta bazı otistik çocukların ergenlik döneminde kendi akranlarından farkı kalmayabilmektedir.

OTİZM ÇEŞİTLERİ

Hastalığın belirtilerine göre üç farklı şekilde sınıflandırma yapılır.

Klasik Otizm: Sadece otizm olarak da bilinen klasik otizm; sosyalleşmek ve iletişim sorunlarının ağır biçimde görüldüğü, dil ve konuşma gecikmeleri, davranış bozuklukları gibi belirtiler ile kendini gösterir.

Asperger Sendromu: Otizmin daha hafif seyrettiği bu tip bozukluklarda, diğer otizm türlerinde olduğu gibi sosyal davranışlarda anormallik gözlenir fakat “Asperger Sendromu”nda zihinsel engellilik ve konuşma bozukluğu görülmez. 

Atipik  Otizm: Klasik otizm ve Asperger Sendromu ile ortak belirtileri bulunan ancak tüm belirtileri taşımayan bireyler atipik otizm bozukluğu tanısı alır. Bu tip otizm bozukluğu tanısı taşıyan kişiler, sosyalleşme ve sosyal yaşantısını sürdürmede ileri derecede sorun yaşamazlar. Topluma diğer otizm türlerine göre daha kolay uyum sağlarlar.

OTİZM ŞÜPHEMİZ  VARSA

Çocuğunuzda bu belirtilerden bazıları ya da birkaçını görüyorsanız “Psikiyatri Hekimine ya da Nöroloji Hekimine” gidip gerekli muayene ve testleri yapmanız çok önemlidir. Otizm şüphesi duyduğunuz çocuğunuz için gözlemlerinizi kısa bir zamanda yapıp hemen işin uzmanı olan kişilere danışmazsanız süreç uzar ve uzayan her süreç size daha fazla maddi ve manevi sorumluluk olarak geri döner. Beş yaşında fark edilmiş otizm ile iki yaşında fark edilen otizm arasında, yaşlar ufak bile olsa çok büyük fark vardır.

Otizmli çocuklarda “Diğer Çocuklar Gibi!” çocuktur ve biz çocuklarımızı çiçeklere benzetiyorsak;  biliriz ki her çiçek suyunu farklı alır; kimi çok kimi az... İşte bu çocuklarımız diğerlerine göre içinde daha yoğun sevginin, sabrın ve ilginin olduğu sulara gerek duyuyorsa tabii ki seve seve...

Bir sonraki yazımız “Çocuklarda Akran Zorbalığı”nda görüşmek üzere… Sağlıklı günler dileriz.