Çocukluk çağının en büyük problemlerinden biri de "hayır diyememek"tir. Bu kelime küçük olmakla beraber çok büyük bir etkiye sahiptir. Bir çocuğun hayatında dönüm noktası olmak için denilecek, söylenilecek kelimelerin başında "HAYIR" gelir, gelmelidir, gelmek zorundadır!
Hayır kelimesini hayatının merkezinde bulundurmayan “Aman demeyeyim, üzülmesin, kırılmasın” yaklaşımını benimsemiş "ailelerin" çocuklarının sorunsuz olduğunu ne gördüm, ne duydum. Her ne olmuşsa "evet demekten!" olmuş ve önüne geçilemez, durdurulamaz bir hale doğru gidiyor.
Çocuk yetiştirmek bir sanattır ve en büyük sanat "bir çocuğu hamur olarak kabul edip, onu yoğurup, ona şekil verirken gelen talepleri her zaman evet" ile karşılamamaktır. Hayatınızda olan otorite kumandasını direkt olarak çocuğa paslamak daha da doğru tabirle devredip, "Gel bakalım koltuğa geç!" demektir. Koltuğa geçen çocuk ise bu davranışı "Ailenin hakimi, otoritesi benim, ben ne dersem o oluyor yuppiii!" şeklinde anlar ve saltanatını yani bağımsızlığını ilan eder.
Yukarıda da bahsettiğimiz gibi "evet" diyerek çocuğuna şekil veren, çocuğuna güzel davranışlar kazandıran aile "hiç!" görmedim. Siz belli yaşlara gelmiş bir çocuğun her istediğini senelerce yapar, bütün isteklerine onay verirseniz o çocuk kimlik karmaşası içinde kaybolur, anne baba rolleri değişir.
Aile içinde rollerin değişmesi çocuk için iyi gözükse bile sayfanın arka yüzündeki resim farklıdır. Hayır dediğiniz konularda geri adım atıp "Boşveer bu seferlik de böyle olsun bakalım!" derseniz çocuklar başta dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olmak üzere davranış bozukluklarına, otorite boşluğuna, akran zorbalığına, depresyona, rol/kimlik karmaşasına, anne babasını ya da gördüğü büyüklerin, küçüklerin olumsuz davranışlarını taklit edip içselleştirmeye, dikkat edilmezse argo konuşma gibi olumsuz konulara maalesef ki dahil olacaklardır.
ÖRNEKLER
1) Başkalarında görüp "BENİM DE ÇOCUĞUMUN BUNDAN OLMALI!" diye rekabet haline girilip alınmasına gerek olmayan basit veya değerli olan şeylerin alınması (mobilya, çocuk odası takımı, giysi, obje, oyuncak gibi).
2) Her girilen ortamdan mutlaka bir şey alarak çıkılması.
3) Diyelim ki gidilmesi gereken bir yer, yapılması gereken bir iş var ama çocuğunuz istemedi diye gitmediniz ya da yapmadınız. Bu durumu her zaman yaşıyorsunuz ve caydırıcı bir tavrınız yoksa bu hâliniz ile ona; "Biz sana tabiyiz, sen ne dersen o!" mesajı verdiniz.
4)Parka çıkmak istedi, hava buz gibi ama ağlıyor diye evet dediniz.
5) Sorumluluklarını, mesela yatağını toplaması konusundaki görevini yapmayışına bir iki kez tamam dediniz ama sonra yine sorumluluğunu yapmak istemedi küstü ya da kaçtı, başka bir bahane yarattı ve siz yine aman küsmesin diye es geçtiniz.
6) Hayır dediğiniz konularda bilerek ağlama krizine girdi ya da tersi olarak size duygu sömürüsü, şirinlik yapması sırasında yumuşadınız, evet dediniz, geçmiş olsun!.. Bu onun gözünde sizi "Bana hayır deseler de bazı taktiklerle durumu evete çevirebiliyorum!" fikrine sabitledi.
7) Çağımızın "azılı belası" tablet, telefon, bilgisayar gibi cihazları kullanmasına sırf başınızdan savmak ya da aranızda geçen olumsuz bir konuşma, diyalog sonrasında izin verdiniz!.. Aslında o konuyu çözmediniz tam tersi daha da aşılamaz, çözülemez hâle getirdiniz.
8) Konuşma ve davranışlarını umursamadınız, argo konuştuğunu gördünüz fakat uyarılarda bulunmadınız. O zaman mademki gerekli uyarı ve ikazları yapıp kendiniz de bu davranışlarda hassas davranmadınız, o zaman çocuğunuzun bu kötü davranışına dolaylı olarak "evet" dediniz ve yandınız!   Bu şekilde davranmaya devam ederek çok zorlu geçecek bir döneme davetiye çıkardınız!..
SONUÇ OLARAK
Hayat insanoğluna sunulmuş bir nimettir. Her nimette yararlanma şekli, kuralları değişkendir. Aldığınız eşyanın kullanma talimatında fazla su değmeden kullanılmasını yazdığı hâlde siz özensiz, umursamaz olma konusunda ısrarcıysanız sonrasında mobilyam çürüdü, mahvoldu deme hakkına sahip değilsiniz. Çocuklar da aynıdır. Onlara davranışları konusunda dengeli olmazsanız sonrasında benim çocuğum neden böyle oldu deme hakkınız olmaz, olmadığı gibi düzeltme durumunuz da sandığınız kadar kolay değildir.
"Hayır" demediklerinizden "hayırlı sonuçlar" beklemek insanoğlu için sadece boş bir hayaldir...
Bir sonraki yazımız "Çocuklarda Gelişim Geriliği"nde görüşmek üzere sağlıklı günler dileriz...