Sonunda Rusya, Amerika, İsrail, İngiltere planıyla muhalif gruplar, güle oynaya Şam'a girdiler ve Suriye'deki Baas rejimi yerle yeksan oldu. Beşar Esad, bir gün öncesinden ailesiyle birlikte Rusya'ya kaçmasından sonra, muhalif kuvvetler Suriye'yi paylaşmak için birbirlerini yerken…

Ülke gündeminde konuşulan tek konu, “Kimler kazandı?” sorusu oldu. O ne kazandı, bu ne kazandı, biz ne kazandık sorusu gündemi belirlerken… Bu arada marketler ve pazar yerlerindeki pahalılık, ateşten gömlek gibi vatandaşı yakarken… Asgari ücret ve emeklilere yapılacak zamların ne olacağını, koca ülkede hesaplayacak hesap uzmanları yokmuş gibi, vatandaşların gözlerinin içine bakarak biraz daha sabır isteniyor.

Suriye'den gelecek yeni göç dalgası bir yana, yakın zamanda Almanya'dan bir heyet bekleniyor; Almanya'daki mültecileri, belli bir ücret karşılığında Türkiye'ye göndermek için…  Nasılsa Almanya'nın, Hollanda'nın, İngiltere'nin çöplerini para karşılığı alıyoruz ya… Çöp ülkesi olduk ya… Dünyanın en fazla göçmenini Türkiye barındırıyor.

İleride Avrupa Birliği Komiseri gelecekmiş çanta elinde, valizler arkada, onlar da bize göçmen satacaklar… Güzelim ülkemiz ne hallere düştü! Canım ülkemizi ne hallere getirdik!

Vatandaş ne yapacağını şaşırmışken… Dünyanın en büyük vahşeti: Yeni doğan bebeklerin ölümleri, Meclis’te görüşme konusu olunca konuyu müzakere eden vekillere bakıldığında, insan kendi kendine “Ne hallere düştük?” demeden kendini alamıyor.

Asgari ücretten vazgeçtik… Bari bu türlü yeni doğan bebekler vahşetini göstermeyin vatandaşa. Kim yapmış, nasıl yapmış, kimlerin ihmali var, kimler sorumluysa yedi sülalesine kadar verin cezalarını. Verin ki bir Allah'ın kulu bir daha böyle vahşetlere başvurmasınlar.