Bu iki kelime sadece sokak adı değil, Trabzonlu olan herkesin hayatında bir şekilde izleri olan yerlerdir. Özellikle bizim kuşağın çokça hatıralarının olduğu, deli-dolu yıllarımızın bizi alıp getirdiği mekânların bulunduğu, insanların buluştuğu alanlardır. Vakti zamanında; fiyakalı kornalarını çalıp, sürücü koltuğunda yan oturan şoförlerin yolcu indirip bindirdiği, yaya yolunun bile doğru dürüst bulunmadığı bu alanların insanlar için her şeye rağmen çok sıcak etkileri vardı. 78’li yıllarda da; gençlik guruplarının sahiplenip, bir diğerine gezmelerini volta atmalarını bile çok gördüğü çok hareketli caddelerdi. Trafikteki onca araçlarla insanların barışık bir şekilde kullandığı bu iki caddeden önce Uzunsokak araç trafiğinden arındırıldı. Bu karar Uzunsokak esnaflarınca önceleri çok yadırgandı. Müşterilerin azalacağı, alış-verişin, yani ticaretin olumsuz etkileneceği düşünüldü ve bunu yapan yerel yönetimlerden desteğin kesileceği bile söylendi. Bizim toplumumuz her nedense yeniliklere karşı başlangıçta hep tepkili olmuştur.

Sosyal genetiğimizde böyle bir eksikliğimiz vardır. Mesela; 2. Mahmut döneminde, insanların başlarına sardığı “serpuş” denilen uzunca bir kumaş ya da keten parçası yerine “fes” uygulaması başlatılınca, 2. Mahmut “Gâvur padişah” lakabı ile ödüllendirilmişti! Aynı toplum; 1925 yılında ”Şemsi siperli serpuş” yani Şapka kanunu çıkarılınca, fes’in çıkarılıp şapkanın takılmasına karşı bu kez Atatürk’e inanılmaz tepkiler koymuş, sıfatlar kullanmıştı.

Tarihte de bunun çokça örnekleri vardır. En belirgin olanlarından birkaçını yazarak asıl konumuza dönmek istiyorum.1450’li yıllarda Jan koster ve Jan Gutenberg tarafından bulunup insanlığın hizmetine sunulan Matbaa bize yaklaşık 300 yıl sonra gelebilmişti. Neden? Çünkü Kur’an harfleri kutsaldı ve matbaa ile basılamazdı. Yine 1579 yılında yapılan dünyanın en modern rasathanesi, donanma komutanı Kılıç Ali paşa tarafından topa tutularak yerle bir edilmişti! Niçin? Çünkü oradan insanlar gökyüzündeki melekleri seyrediyorlardı! Bizden dört yıl sonra 1583 tarihinde İsviçre’de kurulan rasathane ise bu gün uzayın milyarlarca km. derinliklerinde başka bir hayat var mı sorusunun izlerini arıyor. Bu örnekleri, toplumsal yapımızdaki şaşkınlıkları anlatmak için yazıyoruz. Okuyup, araştırmadan, sadece kulaktan dolma söylemlerle hayatımıza yön vermeye çalışırsak “avare kasnak” gibi kendi etrafımızda boşuna dönüp duracağımızı, bir milimetre bile yol alamayacağımızı her daim hatırlamalıyız.

Başlangıçtaki tepkilere rağmen, zamanla Uzunsokak’ın trafiğe kapatılmasına toplum alıştı ve sokaktaki insan yığınlarını görenler bu sefer; bu sokakta insanlarla birlikte araçların nasıl hareket edebildiklerine akıl erdiremez oldular. Yapılan işin çok doğru olduğunu ve hatta gecikmiş bir uygulama olduğunu birbirleriyle yarışırcasına söylemeyi sosyal kazanım saymaya başladılar.

Uzunsokak uygulaması yerel yönetimlerin aklına “Maraş Caddesi” ile ilgili de böyle bir düzenlemenin yapılıp yapılamayacağını getirdi. Uzun yıllar kamuoyu nezdinde konu tartışıldı. İlgili kurumlar zaman zaman beyanatlarda bulundu. Toplum yapılacak bu yeni düzenlemeye hazırlanmaya çalışıldı ve en nihayetinde bu düzenleme yapıldı. Başlangıçta; Uzunsokak düzenlemesinde olduğu kadar olmasa bile tepkiler oldu. Ancak sokağın kısa sürede büyük bir ihtiyaca cevap verdiği yaşanılarak görülünce tepkiler takdire dönüştü ve Trabzonlular yeni bir alan kazanmanın keyfini sürmeye başladılar.

yfini sürmeye başladılar. Şimdi asıl meselemize gelmek istiyorum. Yeniliklere tepkili bir toplum yapımızdan kaynaklanan bu iki caddede ki çağdaş düzenlemelerin, gecikme ile bile olsa hayata geçirilmesi Trabzon için gerçekten değerli bir kazanım oldu. Her iki sokağın düzenlenmesinde, düşünce bazından uygulama safhasına kadar katkısı ve payı olan, kurum, kuruluş, yönetici ve sorumluları bu toplum elbette ki takdir etmesini bilmiştir. Bu güzel çalışmaları bu gün olumsuz etkileyen iki önemli husus vardır. Bunlar; yakın zamanlarda bitirilen sokak düzenlemelerinde kullanılan malzeme ile işçilik kalitesinin yetersizliğidir

Uzun sokağa döşenen zemin taşlarının her gün kırılması, malzeme ve işçilik eksikliğinden kaynaklanıyor. Maraş Caddesi’ne serilen ve Güney Kore’den alındığı söylenilen malzemenin kısa sürede deforme olduğunu, bölgemizin iklim yapısına uygun olmadığını her gün hepimiz görüyoruz. Daha da ilginci; bozulan alanlara yapılan “yama”lar görüntüyü hak etmediği şekilde olumsuz gösteriyor. Bu tür uygulamalarda; yine bizim toplumumuzun “hiç yoktan iyidir” anlayışının etkisi olduğu ortadadır. Yahu kardeşim bu kadar güzel çalışmalar, bu kadar kötü işçilik ve kalitesiz malzeme kullanımı ile neden heba ediliyor ki! Hayretler olsun!

Kullanılan malzemelerin ve yapılan işçiliğin, bu tarihi şehrin dokusuna ve yapısına uygun kalitede olması neden sağlanamıyor ki! Bu sadece bizim iddiamız değildir. Yapılacak bir “memnuniyet anketi” ile durumun böyle olduğu çok kolay öğrenilebilir elbet. Neden bu yanlış alışkanlıklarımızı bir türlü değiştiremiyoruz! Kunduracılar Caddesi’ndeki malzemenin acilen Maraş Caddesi’ne ve hatta Uzunsokak için kullanılması gerekir diye düşünmeye başladık. Yöneticilerden bu konularda toplumsal hassasiyetlere ve tarihi gerçeklere göre hareket etmeleri beklentimiz vardır. Bunun geciktirilmesi hepimiz için olumsuz bir örnektir. Hatırlatmak güzeldir diye düşündük.

Uzunsokak’ın ve Maraş Caddesi’nin yeni nesiller tarafından; her gün değişen sokak düzenlemeleri ile değil, mecbur kalınmadıkça değişmeyecek sağlamlıkta ve çağdaşlıkta yapılacak olan yenilenmiş görüntüsü ile hatırlanmasını istiyoruz. İkide bir sokak yenilenmeleri ile hafızalarımızdaki hatıralarımızın silinmesini istemiyoruz. Buna hepimizin hakkı vardır. Çok mu zor?