101. yılında Cumhuriyetimiz; Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla birlikte sadece bir yönetim biçimi değil, aynı zamanda toplumsal, kültürel ve ekonomik dönüşümümüzün de anahtarı olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu’nun sona ermesiyle gelen çöküşün ardından, Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları, modern Türkiye’yi kurma azmiyle yola çıkmışlardır. Cumhuriyet’in yüz birinci yılına girdiğimiz bugün, bu yönetim biçiminin Türk milletine kazandırdıklarını derinlemesine değerlendirmek, geleceğe olan inancımızı pekiştirmekte ve toplumumuzun gelişimine ışık tutmaktadır.
1. Eğitimde ve Bilimde Modernleşme
Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte eğitim ve bilim alanında köklü değişiklikler yapılmıştır. Osmanlı döneminde sınırlı bir kesime hitap eden eğitim, Cumhuriyet döneminde halkın geneline yayılmış, eğitimin herkes için ulaşılabilir olması sağlanmıştır. Harf devrimi, yeni bir eğitim müfredatının oluşturulması, köy enstitüleri gibi uygulamalar, toplumun aydınlanması ve kalkınması yolunda atılan adımlardan sadece birkaçıdır. Bu adımlar, okuma-yazma oranlarının artmasına, bilimsel düşüncenin toplumun her kesiminde yer edinmesine zemin hazırlamıştır.
2. Kadın Hakları ve Toplumsal Eşitlik
Cumhuriyet, kadın hakları konusunda büyük bir devrim gerçekleştirmiştir. 1934 yılında kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesi, dünya genelinde pek çok ülkeye göre oldukça erken bir tarihte sağlanmıştır. Bu, kadınların toplumsal, siyasi ve ekonomik alanlarda varlık göstermelerinin önünü açmış ve toplumda cinsiyet eşitliğinin temellerini atmıştır. Cumhuriyet, kadınların birey olarak değer görmelerini ve eşit haklara sahip olmalarını güvence altına alarak, toplumun her kesiminin katılımıyla güçlenen bir Türkiye yaratmayı amaçlamıştır.
3. Ekonomik Kalkınma ve Sanayileşme
Cumhuriyet’in ilk yıllarında benimsenen ekonomik politikalar, Türkiye’nin kendi ayakları üzerinde durmasını sağlayacak bir yapı oluşturmayı hedeflemiştir. İzmir İktisat Kongresi, kalkınma sürecinin başlangıcı olarak kabul edilmiş ve tarımdan sanayiye geçiş için adımlar atılmıştır. Sanayi devriminden yoksun olarak yeni bir dünyaya adım atan Türkiye, Cumhuriyet sayesinde modern sanayi tesisleri kurmuş, tarımı geliştirerek kendi kendine yetebilen bir ülke olma yolunda ilerlemiştir. Bugün ise Cumhuriyet’in temelleri üzerine inşa edilen ekonomimiz, küresel arenada rekabet gücüne sahip bir Türkiye yaratma idealine dayanmaktadır.
4. Laiklik ve Demokrasi İlkeleriyle Özgür Düşünce
Cumhuriyet’in getirdiği laiklik ve demokrasi ilkeleri, Türk milletine özgür düşünceyi ve inanç çeşitliliğini sağlama yönünde önemli katkılar sunmuştur. Laiklik ilkesinin benimsenmesi, devlet işlerinin dini kurallardan ayrılmasıyla toplumsal huzurun sağlanmasına olanak tanımıştır. Bu ilke, farklı inançların ve yaşam biçimlerinin barış içinde bir arada bulunabilmesi için gereken zemini hazırlamıştır. Demokrasi ilkesi ise, halkın yönetimde söz sahibi olmasını sağlamış, katılımcı bir yönetim modelini desteklemiştir. Cumhuriyet sayesinde Türk milleti, kendi iradesini ortaya koyarak devlet yönetimine doğrudan katkı sunabilmiş, halkın iradesi devlet yönetiminde temel bir prensip haline gelmiştir.
5. Sanat ve Kültürde Gelişim
Cumhuriyet döneminde sanata ve kültüre verilen önem, Türk milletinin kendine güvenen, yaratıcı ve yenilikçi bir toplum olmasını sağlamıştır. Devlet Tiyatroları, Devlet Opera ve Balesi gibi kurumların kurulması, Türk sanatının ve kültürünün gelişmesine büyük katkıda bulunmuştur. Sanat ve kültürde yaşanan bu gelişmeler, toplumun estetik anlayışını, yaratıcılığını ve ifade özgürlüğünü desteklemiş, milletin uluslararası alanda tanınan ve saygı duyulan bir kültüre sahip olmasına olanak tanımıştır.
6. Uluslararası Alanda Saygınlık
Cumhuriyet, Türkiye’nin bağımsızlık ilkesine dayalı bir dış politika izleyerek uluslararası arenada saygın bir ülke olarak tanınmasını sağlamıştır. Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesiyle yürütülen dış politikalar, Türkiye’yi barışa dayalı, tarafsız ve bağımsız bir ülke olarak dünya sahnesinde konumlandırmıştır. Türkiye, Cumhuriyet ile birlikte kazanmış olduğu bu saygınlık sayesinde, Birleşmiş Milletler, NATO ve G20 gibi uluslararası platformlarda aktif rol oynayabilmiş ve bölgesinde güvenilir bir ülke olarak tanınmıştır.
Sonuç
Cumhuriyet’in yüz birinci yılında, Türk milletine kazandırdığı tüm bu değerlerin farkında olarak geleceğe umutla bakmak mümkündür. Cumhuriyet, her bir bireye özgürlük, eşitlik ve eğitim gibi evrensel değerler sunarken, toplumsal birlik ve dayanışmayı da güçlendirmiştir. Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk’ün işaret ettiği çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşma idealine yönelik atılan adımlarla yüz birinci yılını onurla kutlarken, bu ideallere bağlılığını sürdürerek gelişim yolculuğunu sürdürecektir. Cumhuriyet’in değerleri, milletimizin geleceğine yön vermeye ve Türkiye’yi daha güçlü, daha özgür ve daha aydınlık bir ülke haline getirmeye devam edecektir.
Cumhuriyet, hiç sönmeyecek medeniyet ışığımız olarak kıyamete kadar bizi aydınlatmaya devam edecektir, yeter ki ona sahip çıkalım.