Çalkantılı maçlar geçiren Trabzonspor, ligin en alt sıralarında formalite maçları oynadığı düşünülen Adana Demirspor’u sahasında ağırladı. Şenol Hoca’nın sahaya sürdüğü ilk 11’e bakıldığında, birçok sporseverin aklında “Eyvah, bu maç fiyaskoyla bitecek” düşüncesi hakimdi. Ancak maçın kilit oyuncusu, kendi mevkiinde oynatılan Mendy idi. Mendy’e paralel olarak sahadaki her futbolcunun elinden geleni yaptığı da bir gerçekti.

Bu maç şunu göstermiştir ki Trabzonspor’un fikstürdeki konumu, kulübün misyonuna ve tarihine hiç uygun olmayan bir puan cetvelinde yer aldığının farkına varan futbolcular, bambaşka bir motivasyonla maça başlayıp, her geçen dakikanın değerini anladıkça Adana Demirspor karşısında farklı bir performansa imza attılar.

Ancak burada bir soru akıllarda yerini koruyor: Bu yeterli mi? Trabzonspor’un şampiyonluk yarışından uzak olduğu bu dönemde, tehlikeli bölgenin ateşinden kurtulmak için bu maç oldukça önemliydi. Sonuç olarak, kimse yadırgamasın; bu ligde her takım, her takımı yenebilir veya yenilebilir. Şu anki Trabzonspor ise bu çalkantılı dönemde hem her takımı yenebilir hem de her takıma yenilebilir durumda.

Bordo-Mavililer, bu sezon gerek ekonomik sıkıntılar gerekse yerinde yapılmayan transferler nedeniyle handikaplı maçlarla, belki de tarihindeki en vasıfsız sezonlarından birini geçiriyor. Gelecekte de benzer handikaplı maçlar olabilir. Ancak devre arasında yapılması gereken en önemli şey, sahada etkili olabilecek en az üç-dört futbolcunun transfer edilmesidir. Yeniden toparlanmak için bu transferlerin mutlaka gerçekleştirilmesi gereklidir.

Trabzonspor’un renkleri ağırdır. Bu yüzden, takımın yönetimini Ankara’dan ya da İstanbul’dan idare etme çabaları beyhudedir. Bu nedenle, Trabzonspor’un kongreye tek liste ile gitmesi şu anki en önemli kazanım olarak görülmelidir.