Trabzon’da yaşayıp da, sahilde yer alan ‘yürüyüş yolu’ üzerinde yürüme imkânını bulan bütün insanlardan hep aynı şikâyeti duyuyoruz : “Koku”!

Şimdiki gençlik bilmez.., yıllar önce, adına daha sonraları.. “Bahçecik” dedikleri.. semte gitmiştik bir yaz günü. Kırlık, ağaçlık, sayısız gül ve karanfil fidanlarının yer aldığı cennet gibi muazzam bir yerdi orası.. Merhum Affan Kitapçıoğlu’nun, fidanlarını yurt dışından getirttiği on binlerce gül ve karanfillerin içinde bütün gün dolaşmıştım o beldede.. Cennet, herhalde böyle bir yer olmalıydı, diye düşünüyordum..

Affan Kitapçıoğlu’nun Trabzon’a katkısı sadece bu kadarla sınırlı değildi elbette.. Trabzon’da, hatta belki de Türkiye’de ilk olan ipek dokuma fabrikasını, 1927 yılında Fransa’dan ve Rusya’dan getirttiği mühendislerle Uzun Sokak’ta kurarak birkaç yıl boyunca çalıştıran bu insanın adını, daha sonra Trabzon çabuk unutacaktır.. Tıpkı, Trabzon’a, Trabzonlular’a bir zamanlar bağışladığı.. Bahçecik’teki yüzlerce dönüm arazileri gibi!..

Yazın Bahçecik dedikleri.. o tepelerinden kente doğru esen rüzgârların getirdiği o mis gibi gül ve karanfil kokularının yerini.., zamanla ne tür kokuların almaya başladığını gördük. Eski Trabzon’u bilen, hisseden ve hâlâ unutamayan büyüklerimizin bu konudaki düşünceleri de gün gibi ortada..

Gönül isterdi ki.., Trabzon, o gül ve karanfil kokularını kaybetmeden kentleşebilseydi.., büyüyebilseydi.. Ama olmadı. Trabzon, gül ve karanfil kokularını unuttuğu gibi.., Bahçecik semtini bu kente hediye eden.. o insanı bile sildi defterden.. Vefa duygusunu yitirdi Trabzon insanı.., vefa duygusunu!.. Affan Kitapçıoğlu ismini, “Bahçecik” ismi verilen semtin sokaklarında dolaşanlara.. sorunuz, küçük bir anket yapınız.. Bugün yüzlerce dönüm arazisi üzerinde yaşayan kaç kişi.., o insanı hatırlayabilir, bilmem!.. Hatta gidiniz, ‘Affan Kitapçıoğlu’ ve eşi ‘Zehra Kitapçıoğlu’ adının verildiği okullardaki ilgililere sorunuz.. Bu insanlarla ilgili ‘neler’ biliyorlar, anlatsınlar, biz de bilelim.. Bu tepelere.. “Bahçecik” isminin verilmesinin nedeni.., Affan Kitapçıoğlu’nun bu dev arazisindeki sayısız gül ve karanfil fidanlarıydı!.. Bahçecik dedikleri yerler öyle de, Erdoğdu nasıldı..? Boztepe nasıldı..? Trabzon’un birer çiçek bahçeleriydi bu tepeler...
Aradan geçen yıllardan sonra.., çarpık kentleşme, altyapı eskilikleri, plansız yapılaşma ve hava kirliliği.. bu kente hoş olmayan kokuları getirdi...  Bu hoş olmayan kokuların çok daha abartılısını.., Trabzon sahilinde yaptırılan yürüyüş yolunda -ben de içinde olmak üzere- her gün birçok Trabzonlu maalesef koklamak zorunda kalıyor..  Dünya kadar masraflar yapılarak Trabzon’a kazandırılan bu yürüyüş yolunda, Trabzon’un yöneticilerini ‘tekrar’ bir kere daha birlikte yürümeye davet ediyorum.. Göreceksiniz ki, göreceğiz ki.., bu yürüyüş yolunda bir saatlik zamanda belki bir, belki de hiçbir kişi dolanmıyor.. Başlıca nedeni ise, koku..
Bu ne biçim bir kokudur Allah’ım?..
Dayanılması mümkün değil.. Bu nasıl bir lağım kokusudur bilinmez..

Ganita’dan başlayan yürüme etabının biraz ilerisindeki lağım kanallarından hemen denize açılan akıntılar, sahili tarif edilemez bir çirkinliğe boğuyor.. Ağzınızı ve burnunuzu kapatarak yürüyüş yolundan kaçar gibi ayrılarak, üst yollara doğru gidiyorsunuz.. O zaman, ne gereği vardı bunca masraflara ki.., diye düşünüyorsunuz.. Bir de gördüğüm eksiklik şu ki, yürüyüş yolunun üzerine yapılan özel kaplamaları yer yer bazı kendini bilmez kişiler sökmektedirler..!
Papağanlar gibi.. çekirdek yeme illetine tutulmuş bazı tiplerin, utanmadan bu çöplerini döküp gittiği bankların ve yürüyüş yolunun bu arabesk hali.., başka bir çirkinliğin kapılarını da aralıyor..
Trabzon, bunları.. ve bu kokuları hak edecek ne günah işledi ki?..