Trabzon’un kültür ve sanat tarihine bir not düşmek istediğim bazı zamanlar olmuştur.. Sadece kendi emeklerimin nobran ve insanlıktan nasibini almamış ellerde buhar olup uçması değildir, adına yaktığım ağıtlar.. Attığı zaman.. mangalda kül bırakmayan ve bu dünyanın değişik mahfillerinde.. fırsat bulduğunda işkembesini on paralık simit gibi en ön saflarda göstermeye çalışan.. ve her nasılsa insan kılığına girmeyi başarmış iblisleri anlatmaktır muradım..
1996 yılıydı.. Yıllardır fotoğrafa verdiğim emekleri birleştirip, Trabzon adına bir fotoğraf albümü yapmak istedim.. İstedim vermediler misali, önümüzdeki kapıları çaldık birer birer.. 1982 yılında, KTÜ rektörü de aynı şerefsizliği yapmıştı bana.. İki kere kazandığım asistanlık sınavına rağmen, kendi gibi düşünmediğim için.. beni almamıştı akademik kadroya.. Üniversite, babasının malıydı ya.. Mezarında ters dönsün.., diye beddua ettiğim sadece o değildir.. Valilik makamını kullanarak birkaç yıl peşkeş çektikten sonra beni yüzüstü bırakanlara da aynı sözüm var.. Onlara hiçbir zaman hakkımı helal etmedim, etmiyorum da..!
Sonunda, 2000 yılında yayınlatabildiğim bir Trabzon fotoğraf albümü yayınladım.. Meğer ne kadar çok yayıncı.. varmış bu köyde..! Her biri bir parçasından tutup piyasaya dökülüverdi benim ardımdan.. Trabzon’un ayakkabı boyacıları, kasapları ve manavları, hatta köy imamları bile.. yayıncı olmak için sıvadılar kollarını.. Ve ortaya neler döküldü neler..!
Konumuz bu değil.. Benim vurgulayacağım şey, eski CHP İstanbul milletvekilinin oğlu olup(Milletvekilimiz Sayın Volkan Canalioğlu da bu konuyu bilmekte ve bu şahsa lanet okumaktadır..), kitabımdan çok miktarda fotoğrafımı insafsızca kopyalayarak –CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kulaklarını çınlatıyor ve Volkan Canalioğlu ile acil desteklerini istirham ediyorum- on binlerce dergi bastıran ve yetmeyince internette de yayınlayan bu şahıs ile.., kitaplarımı aşırıp Almanya’da fahiş fiyatlara satan bir Trabzon derneğinin (Dortmund Trabzonlular Derneği) kepazeliğini ifşa etmektir.. Bu tiplerden de asla razı değilim ve onlardan Allah’ın huzurunda davacı oluyorum... Haksız kazandıkları her şey, onlara ve onlardan doğan nesillere sonsuza kadar haram olsun.., hırsız bedenlerinden çıkmasın!!!
Bu yazımı, hep beddua ile tamamlamak istemiyorum.. İyiliklerini ve gerçekten insanlıklarını gördüğüm nice mert yürekler de oldu.. Trabzon’un Hayrat ilçesinden, lise arkadaşım Sayın Ömer Çetin Nuhoğlu, bunların başındadır.. Buna ilaveten, kısa bir zaman önce tanıdığım, Karslı bir arkadaşım var.. Bir hikmeti İlâhi bu.. Sayın İsmail Muratoğlu ! Kendisi Almanya’da ikamet ediyor, eşi Trabzonlu bir hemşerimiz. Eşe, dosta ve herkese bir insanlık örneği olsun diye anlatıyorum, anlatmaya da devam edeceğim.. Babası Yusuf Muratoğlu diyor ki, “Allah’a dua ediyoruz ki, ey Allah’ım, bize, yardımcı olacağımız işler nasip eyle ki…, bu vesile ile, senin rızanı alma imkanımız olsun…!!!” Yahu böyle bir nesil kaldı mı dünya üzerinde..? Kalmış demek ki.. Bu büyük ve mert yürekli insanlara şahit oldukça..., bazılarının ne kadar “küçük” olduğunu görüyorum ve lanet ediyorum…!!!
Geri dönüp te.., insan tipine girmeyi başarmış.. bazı canlı nesillerine.. tekrar seslenmek istiyorum.. İnsan olmayı.., bu mert insanların insanlıklarına bakarak hatırlama imkanınız varsa.., hiç durmayın sakın…!!! Bir saat de bir saattir, bir gün de bir gündür… Ama bunlar sizi ıslah etmeye yetmezse.., Allah sizleri ve sizden peydahlanacak dölleri bir şekilde ıslah edecektir mutlaka… !!!
Amenna ve saddakna…!!!