“Bize her yer Trabzon” sloganı baktığınızda göze oldukça sempatik, masumane, subliminal mesaj içermeyen, tüm Trabzonluların -dünyanın neresinde olursa olsun- koltuk kabartmasını sağlayan bir argüman olarak gözükse de, iş hümanist taraftan değerlendirildiğinde ve olayın derinine inildiğinde aslında ne kadar inciten, onur kıran, ayrıştıran, faşistçe bir tutum ortaya koyan motto olduğunu görebiliyorsunuz.
Tabi ki bizler de herkes gibi bu mevzuya eğlence, makara ve şov tarafından bakıp, “Bize her yer Trabzon!” diyerek olayın keyifli tarafına katılmayı seçtik.
***
Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu, bir önceki dönemde Van Valiliği yaparken, bir anda Van Büyükşehir Belediye başkanlığına kayyum olarak atanmıştı. Van Belediyesi’ndeki başarılı çalışmalarının ardından AK Parti kendisini Trabzon şehrinden başkan adayı olarak çıkarmıştı. Zorluoğlu büyük bir farkla da seçimleri kazanmıştı.
Başkan olduktan sonra iş ekip oluşturmaya sıra gelince Zorluoğlu tercihini eski çalışma arkadaşlarından yana kullanmış, onların bildiği ve güvendiği tecrübeli ellerine Trabzon’u emanet etmişti.
Zorluoğlu’nun ekibini Trabzon nüfusuna kayıtlı kişilerden oluşturmaması, kendisinin en tabii hakkıydı. Bu riski aldı. Başkan Zorluoğlu şunu iyi biliyordu ki, aldığı bu riskin sonucunda başarı gelirse, bu zafer beş yıl sonraki seçimlerde artı puan olarak hanesine yazılacaktı. Eğer yaptığı tercihlerin sonunda hezimete uğrarsa, aldığı yanlış kararların bedelini siyasi arenada ödeyecekti.
***
Ekibini Trabzon menşeli insanlardan oluşturmayan Zorluoğlu, bu mevzuya kendince memleketçilik yapmayıp liyakat boyutundan baksa da, kritik noktalara başka bölgelerden birilerinin getirilmesi, Trabzon’daki bazı mikro milliyetçi, faşist zihniyetlerin eline malzeme geçmesine vesile olmuştu bir kere. Nasıl olsa bize her yer Trabzon’du ya! Onların kafasına göre Trabzon’da Trabzonlular dışında kimse önemli noktalarda görev yapamazdı.
Yapanlara ise aşağılamalar, lakap takmalar, küçümsemeler, misafirperverlikten uzak görüntüler, kaile almamalar, yok saymalar, küçük düşürmeye çalışmalar, hatta gasp ve saldırı tarzındaki fiziki çirkinlikler... Ne ararsanız yaptılar! Her türlü medeniyetten uzak davranış biçimini sırf Trabzonlu değil diye gerçekleştirdiler!
***
Çok merak ediyorum. Hani Trabzonlular misafirperverdi? Dost canlısıydı? Misafirini başının üstünde taşırdı? Delikanlıydı? Üç beş kişiye bile tahammül edemedik ya! Saldırdık, dövdük, sövdük, ayrıştırdık. Hiç yakışmadı. Aslında belki de biz buyduk! Gerçek yüzümüz ve niyetimiz böyle davranışlarla ortaya çıktı!
***
Aslında dışarıdan gelen insanların en büyük avantajı kimseye karşı önyargılarının olmaması, herkese karşı nötr bir tavır içinde olmalarıdır. Memleketin en büyük sıkıntısı da liyakat sorunudur. Senin adamın benim adamım davasını gütmektir.
Bırakalım bu işleri.
Aynı coğrafyadan olmaya değil aynı amaca hizmet etmeye bakalım!