Bütün dünya, Trabzon’un önemli bir spor şehri olduğunu bilir. Hem öyle ki bu şehirde, tabiri caizse; 7’den 70’e herkes sporla ilgilidir. Yaşlı olsun genç olsun bu böyledir. Trabzonspor maçlarında, ellerinde bayraklar, sırtlarında yöresel kıyafetlerle, tribünleri, inleten ninelere rastlamanız çok olağandır. Bu sahneler Türkiye’deki ve hatta dünyadaki hiçbir takımın maçlarında görülmez. Bu şehirde adeta hem sporcu doğulur ve hem de sporcu olunur!
Bu renkli görüntüler sadece futbol ile ilgili değildir. Sporun her dalında Trabzon insanının coşkusu ve heyecanı vardır. Belki de bu inanılmaz coşku ve heyecan, Trabzon da sporun her hangi bir dalında faaliyet yapan insanları ya da, sporcuları başarılı olmaya mahkûm etmektedir. Bu anlayış inanılmaz bir sinerji ve motivasyon oluşturmaktadır. Trabzon insanının her alanda olduğu gibi sporda da başarılı olmasının altın anahtarı bu motivasyondur.
Geçen hafta Cuma akşamı Trabzon’da binlerce insanın heyecanla takip ettiği muhteşem bir spor organizasyonu seyrettik. Boks dalında; şehrimizin, bölgemizin ve de ülkemizin en başarılı boks kulüplerinden biri olan Hekimoğlu Dalkıran Boks Kulübü’nün düzenlediği ve birçok ülkeden gelen sporcuların yarıştığı ve seyircilerinde zevkle izlediği maçlar yapıldı. Beşirli kapalı spor salonunun tıklım tıklım dolduğu, boks ringinin bulunduğu zemin alanının bile seyirci masalarıyla doldurulduğu salona, Dalkıran Boks Kulübü’nün başarılı antrenörü Nazım Dalkıran’ın daveti üzerine bende dostlarımla birlikte katıldım.


Doğrusunu söylemek gerekirse spor salonunda muhteşem bir organizasyonla karşılaştık. Tam da Trabzon’umuza yakışan bir profesyonellikle hazırlandığı belli olan bu gecede, her şey en ince detaylarına kadar düşünülmüştü. Renkli ışıklandırmalar, ses sistemleri, etkili sunum ve seyirci coşkusu görülmeye değerdi.


Trabzon insanının, boks sporuna bu kadar ilgi duyması, salona birlikte davet edildiğimiz Boks Milli Takımının 25 yıl kesintisiz teknik direktörlüğünü yapmış dostum Yusuf Teke’yi de son derece memnun ve mutlu etmişti. Çünkü Yusuf Teke, hem boks sporuna Trabzon ve ülke genelinde büyük hizmetler vermişti ve hem de Nazım Dalkıran’ın hocasıydı. Tanzanya’dan, İran’a, oradan Gürcistan’a kadar geniş bir coğrafyadan gelen sporcular centilmence yarıştılar. Boks sporunun en güzel özelliği de şudur; maçın sonucu ne olursa olsun, sporcular maç sonunda sevgi ve saygı ile birbirleri ile kucaklaşır, mağlup, galibin kolunu havaya kaldırarak, hiçbir spor dalında görülmeyen nezaket ile seyirciyi selamlarlar. Bu sahneleri görünce heyecanımı yanımda bulunan, “uluslararası boks hakemi” Ali Öztürk bey ve Yusuf Teke bey ile paylaşıp gecenin güzelliğini yaşadık.
Bu güzel organizasyona şehrin bürokrasisi de kendilerine yakışır bir ilgi alaka göstererek ayrıca destek vermişlerdi. Protokol sıralarında başta Ortahisar Belediye Başkanımızın ve adı Boks Federasyonu Başkanlığı için geçen ve olması için bizlerin de en büyük temennimiz olan Suat Hekimoğlu ve birçok bürokratın yer alması şehrimize ve bu güzel spor gecesine çok yakışmıştı.
Ayrıca Miammar devletini Asya Olimpiyatları’nda güreşte şampiyon yapan milli sporcumuz Mustafa Şahin de salonda yerini almıştı.


Spor aslında bünyesinde, sevgi, saygı, kardeşlik duygularını da barındıran çok önemli bir faaliyet alanıdır. Bunu bu gecede bir kere daha görmüş olduk.
Bu tür organizasyonları yapmak, hem çok emek ve hem de çok maddi fedakârlık, uluslararası tecrübe, yüksek seviyeli sosyal donanım gerektirir. Değerli spor adamı Nazım Dalkıran’a; bütün bu problemlerin üstesinden gelerek böyle muhteşem bir organizasyonla Trabzon’umuza ve bizlere güzel bir gece yaşattığı için gönülden teşekkürlerimi sunuyor, kendisinden daha büyük organizasyonlar yapması için beklentimizi iletiyor, maddi ve manevi destek veren bütün herkese saygılarımı ve takdirlerimi arz ediyorum.