Maske deyince hemen aklınıza virüsten dolayı takmak zorunda kaldığımız maskeler gelmesin. Esas önemli maskeler, takmak zorunda olmadığımız halde, nefsimizin kontrolüne girerek taktığımız maskelerdir. Hayatın hemen her alanında bu anlamda birçok maske kullandığımızı da hatırlatmak isterim.
***
İnsanoğlu Hz. Âdem’den itibaren; doğru ile yanlışın, güzel ile çirkinin, hak ile batılın karşısında kendisine Yüce Allah tarafından lütfedilen aklı ile tercih yapmak durumunda olmuştur. Bu tercihini, zaman zaman Yüce Yaratıcı tarafından gönderilen Peygamberlerin telkinleri ile yapmaları istenmiş, bu Resullerin yolundan ayrılmamaları telkin edilmiştir. Ancak bütün gönderilen peygamberler ve hak kitaplara rağmen çoğunlukla insanlık, Peygamberlere itaat etmemeyi, hak yolda olmamayı, nefislerinin emrinde kalarak müşrik ve fasık olmayı tercih etmişlerdir. Hatta bununla da kalmayan birçok kavim, kendilerinin sapkınlıklarına karşı gönderilen Peygamberleri yalanlayıp öldürünce; Hicr kavmi, Eyke halkı, Tubba halkı, Lut Kavmi, Sudem halkı, Ad kavmi, Semud kavmi, Ashabı Ress halkı, Nuh kavmi, Firavun halkı gibi, ölümcül rüzgârlarla, pişmiş çamurdan taşlarla, sel felaketi ile su ile ses ile Allah tarafından yok edilip, yerin dibine batırılmışlardır. Yüce Kur’an da defalarca uyarılan kavimler, hak peygamberlere karşı yüzlerine taktıkları riyakârlık ve takiyyecilik maskesini çıkarmayarak, bu maskeler ile Allah Resullerini ve dahi Allah’ı kandırabileceklerini sanmışlardır. Oysa bize “şah damarımızdan daha yakın olduğunu” bildiren yüce Allah, gönüllerimizden geçenleri de bilen kuvvet ve kudret sahibidir.
***
En çok maske kullandığımız bir ramazan ayını daha geride bıraktık. Bu yıl olmasa bile hayatımızın her döneminde, Ramazan gelince, kılmadığımız namazları kılmaya başlayarak maske taktık, gitmediğimiz camileri doldurarak maske taktık, verirken elimizi titreterek az bir miktar sadaka ve zekâtlarımızla fakirleri aklımıza getirip maske taktık, onların geri kalan on bir ayı nasıl geçirdiklerini düşünmeden bunun yeterli olduğunu düşünüp etrafımıza da verdiklerimizi söyleyerek maske taktık! Fikrinden olmadığımız siyasi parti taraftarı görünerek çıkarlarımız için imkân elde etmek için maske taktık!
***
Yıllık kazancımızın kırkta birini değil de, çoğunun son kullanım tarihlerinin geçtiği ürünlerden “Ramazan kolisi” yaparak dağıtıp zekâtımızı verdiğimizi zannedip maske taktık! Hatta Yüce Allah’ın; 510 milyon kilometre karelik dünyayı, toplam ağırlığı bir gram olan virüsle titretirken bütün İslam âlemi olarak virüs maskesi ile birlikte dualarla, nidalarla riyakârlık maskelerimizi taktık! Ey insanlık bilmelisin ki, yukarıda isimleri sayılan kavimleri yok eden hata ve yanlışlarından daha çok hata ve yanlışlar içerisindesin, bunu unutursan, bir gramlık bir virüs ile Allah senin şimdiye kadar üretip öğündüğün bütün teknolojik icat ve imkânlarının hiçbir anlamı olmadığını sana böylece bildirmiş olur! Buna rağmen yanlışlarında ısrar eder, maske takmaya devam edersen sonunun ne olacağını bilmek için artık kâhin olmaya gerek kalmamıştır!
***
Bu kadar maskeli değişim ile birbirilerimizin gerçek yüzlerini unuttuk, komşuluk ilişkilerini unuttuk, yalanı, haramı, zinayı, ribayı hayat nizamı olarak şeytan bize güzel gösterdi. Dünyanın konforuna aldanıp gittik. Oysa dünya bir oyun ve oyuncaktan ibarettir diyen Yüce kitabımızın mealini ömrümüzde bir kere olsun okuyarak Yüce Allah’ın bizlere neyi emrettiğini, neyi yasakladığını bir bilsek, bir anlasak, bizi kötülüğe götüren nefsimizi kontrol altına alabiliriz! Allah’ın verdiği bunca nimete, sağlığa, servete, evlada, mala mülke rağmen sadece dünya hayatını tercih edenlerin sonları ile ilgili Yüce Kur’an’da onlarca ayet mevcutken; hiç düşünmeyen, hiç akletmeyen insanlar olarak taktığımız maskeler ile bizler ancak bizim gibi insanları kandırabiliriz. Tegabün gününün sahibi Allah’ı kandırmamız asla mümkün olamayacağına göre, ey insanlık ne zaman kendine geleceksin?
***
Şeytanın sana verdiği bütün bu maskelerini çıkar ve Allah’ın yarattığı o güzel yüz ile yüzleş!
Maskeli insanlık istemiyoruz artık!