Her köy okulu bir kaleydi aslında.

Hem de “Serhat kalesi”.

Ve her köy öğretmeni bir bayraktı aslında.

Hem de “Özgürlük Bayrağı”.

Köy okullarının kapatılma süreci; ne yazık ki, 1990-1991 öğretim yılından itibaren başladı. Adına “Taşımalı İlköğretim Uygulaması” denilen ucube sisteme geçildi. Yıllar, köy okullarını bir bir eritti. Elbette ki sürecin sorumlusu akıp giden yıllar değildi. Sorumlular, sistemin ölümcül sonuçlarını görmezden gelip, yıllarca taşımalı sistemin “İyiliğini, başarısını” anlatıp durdular.

Bu yazımda artık miadını çoktan doldurmuş olan taşımalı sistemin yarattığı yıkımdan bahsedecek değilim. O konu başlı başına ulusal bir dramdır ve ne kadar konuşulsa azdır.

Bu yazım, yaşama mücadelesine bizzat tanık olduğum; bir “Serhat Kalesi”, bir “Özgürlük Bayrağı” hikayesidir.

    &&&&

Öğretmenlik yıllarımda “Köy Öğretmenliğinin” özel ve kutsal taraflarına fırsat buldukça vurgu yapardım.

Köy okullarına öğretmen olarak atanan öğrencilerimden haber almak beni hep heyecanlandırmıştır. Onlarla iletişim halinde olmayı her zaman çok önemsedim.

Çok değer verdiğim öğrencilerimden biri olan Meryem Meydan ki O, bir “Köy öğretmenidir”, “Hocam sizi köyümüze, okulumuza bekliyorum, lütfen…”

Gönülden yapılan bu davet beni yollara düşürdü, hem de bir serhat şehrinin yollarına.

Büyük bir heyecanla Ardahan yolculuğuna koyuldum. Öyle ya yolculuğum beni gerçek bir “Serhat Şehrine” ve gerçek bir köy okuluna ulaştıracaktı.

Dünya gözüyle bir yeryüzü cennetinin içerisinde kilometrelerce yol almak mümkün mü? Mümkün. Eğer bir sonbahar gününde Artvin-Şavşat üzerinden yolunuzu Ardahan’a düşürürseniz mümkün.

Şavşat, Sahara, Koca yayla doyumsuz güzellikler ve nihayet Ardahan.

“Kars, Ardahan, Batum” Osmanlı döneminde “Elviye-i Selâse” diye tanımlanan bu “Üç Liva” (Sancak) yakın dönem tarihimizin en ilginç hikayelerini barındırır. Ardahan öyle lafın gelişi bir “Serhat Şehri” değildir. Atatürk henüz Samsun’a çıkmadan “Ardahan’ın Millicileri” 3-5 Ocak 1919’da I. Ardahan kongresini, ardından da 7-9 Ocak 1919’da II. Ardahan kongresini yaparak “Çoban Ateşini” çoktan yakmışlardı. Kongreye katılanları minnet ve rahmetle anıyorum.

“Kongre Binası” bizi tarihe, Meryem Meydan da köyüne çekmek istiyordu.

Meryem Meydan, öğretmen olgunluğu ile donanan güzel öğrencim; senin davetin getirdi bizi buralara. O halde, Göle - Yeleçli köyüne doğru yola devam. Gecenin karanlığı yol denilen güzergahın ilkelliğini gizleyemiyor. 21.yy’da, 20 Kilometrelik çukurdan ibaret olan yolu, düşe kalka tamamlıyoruz. Yol denilen çukurdan zeminleri size anlatamam, ancak bütün yorgunluğumuzu bir çırpıda alan Meydan ailesinin içtenliğini anlatmak isterim.

Onlar, nesli tükenmekte olan “Anadolu Ocağının – Türk Aile Tipinin” son temsilcilerinden biri. Bacaları hep tütsün dilerim. Anne Songül, Anadolu’nun bütün sıcaklığını ve bütün renklerini yansıtıyor. Ömrü sağlıklı, tutumu örnek olsun. Baba Erol, bir dağ gibi ailenin önünde sabırlı ve ilkeli. Dört evlat yetiştiren bu ocak hep canlı kalsın dilerim.

Yeleçli Köyü’nde güneşin doğuşuna inek sürüleri (nahır) ve tezek dumanları eşlik ediyor. Yeleçli, 2000 rakımlarda tam bir hayvancılık köyü. Toprağa ekilen hiçbir tarım ürünü yok. Tek geçim kaynağı hayvancılık. Elbette köyde okul yok ve Yeleçli köyünde esen yeller dalgalandıracak bir bayrak bulamıyor.

Meryem Meydan öğretmenimin çalıştığı Dedeşen Köyü’ne doğru yol almaya çalışıyoruz. Geçtiğimiz hiçbir köyde bayrağı dalgalanan bir okul yok ama viraneye dönmüş okul binaları var.

Dedeşen Köyü – Şehit Yasin Karakayacı İlkokulundayız. Bayarak dalgalanıyor.

Hayatımın en duygusal İstiklâl Marşı törenine katıldım. 13 güzel evlat ve zorluklara meydan okuyan bir öğretmen.

“Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak”

Korkmak ne kelime, cehalete ve zorluklara meydan okuyan bir öğretmen Meryem Meydan.

Meryem öğretmen, Öğretmen – Müdür – Görevli her şey, evet O her şey. Her şey olduğunu öğrencilerinin O’nu kucaklamasında gördüm. Gözlerindeki ışık, birleştirilmiş tek sınıfı ışıl ışıl aydınlatmış. Rengarenk okul, mutlu öğrenciler. Dedeşen Köyü; okulu, öğrencileri ve öğretmeniyle çok şenlikli bir köy doğrusu.

23 Nisan 2023’te öğrencilerini Büyük Millet Meclisine götürüp yokluğa meydan okuyan Meryem öğretmen, öğrencilerine büyük hayaller kurdurmayı başarmış. Bu sene de öğrencilerine Çanakkale hayali kurduruyor, inşallah başarır.

Köy öğretmeni, hiçbir tanımlama senin gibi dolu değil.

Köy öğretmeni, hiçbir meslek senin kadar saygın değil.

Köy öğretmeni, hiçbir ışık senin kadar aydınlık değil.

Köy öğretmeni, hiçbir kurum senin kadar köy değil.

Meryem Meydan seninle umutlandım, Dedeşen Köyünün çocuklarının yüzü, seninle gülüyor, bunu gördüm.

Görmesi gerekenler lütfen siz de görün, köy okulları açılsın, bayraklar yeniden dalgalansın.