Milli aradan sonra cezalısı, formsuz ve sakat olan futbolcu grubu ile karşı karşıya kalan Fatih Hoca, yine de sahaya elindeki futbolcuları ekonomik olarak kullanma gayreti içerisinde olsa da rakip Göztepe’nin öylesine bir avantajı vardı. O da sahaya çıkarttıkları futbolcuların fizik üstünlüklerinin spordan iki adım daha önde olmasıydı.
Oyundan alınan ve oyuna giren futbolcuların tespiti yerli yerindeyken, Trabzonspor oyuncu grubunun bu maçta, maçın her bölümünde hızlı oyuna çıkıp geri dönüşlerde kendi alanlarında bir anda altı kişi, yedi kişiyle savunma bloğunu boş bırakmayan bir Göztepe vardı. İzmir ekibi, ikinci yarı ikili, üçlü sıkıştırmaların yanında fizik üstünlüklerinin sonucunda temaslı bir oyunla kalemizde sık görünen takımdı. Trabzonspor, yapmış olduğu tüm ataklarda rakibi bir kere olsun kendi alanında ne hataya zorlayabildi, ne de rakibi eksik yakalayabildi. Bu maçı mağlup da bitirebilirdik. En azından yenemediysek, yenilme dikte söylemi bu maçın sonunda düşündüğümüz olgudur. Hele ki son dakikalarda baskı kuracakken baskı yiyen takım hüviyetinde olduğumuz da bir gerçektir. Bu ligde kolay maç olmadığı gibi hiçbir maçta oynanmadan kazanılmıyor. Kaybedilen iki puan ne kadar önemli olsa da bazen böyle olabiliyor. Bakın, tarihimize her milli maç sonrası Trabzonspor mutlaka böyle sonuçları yaşamıştır.
Defans bloğunda Serdar, bir kişi eksik oynadık, Enis destan eğer adı denemeyse yüz maç oynatalım. Değişen bir şey yok. İleri uçta da bir kişi eksik oynadığımızı sayarsak, dokuz kişiyle bir puan yerindedir.