Fındık denince akla önce Doğu Karadeniz; sırasıyla Ordu, Giresun ve Trabzon gelir.

Ama bu kentlerin tamamında, özellikle Trabzon’da fındık tarlalarının miras bölünmesiyle sayılı kafullara dönüştüğü akla gelmez.

Fındık denince akla dik yamaçların engel tanımayan halkı gelir.

Ama o halkın fındık üretim sürecinde önüne konan engeller akla gelmez.

Fındık denince bir bölge akla gelir.

Ama Hendek, Düzce, Adapazarı gibi verimli tarım alanlarında ölçüsüz fındık tarımı yapılmasına izin verilmesiyle, “Tarihi fındık bölgesinin”, “Kafula atıldığı” akla gelmez.

Fındık denince akla harmanın ve umudun ayı olan ağustos gelir.

Ama alın teriyle ıslanan ağustos ürününün, eylül pazarlarında hayal kırıklığına uğradığı akla gelmez.

Fındık denince akla, ekonomik getirisi olan bir tarımsal ürün gelir

Ama yöre halkının; tarihini, kültürünü, folklorunu kısaca toplumsal dinamiklerini oluşturduğu akla gelmez.

Fındık denince bazı akıllara “finduk” gelir.

Ama bölgenin; sosyal, ekonomik ve kültürel can damarı olduğu akla gelmez

Fındık denince akla; çuvallar, oraklar, etekler, sepetler, çöğenler(çeken-gelberi), kıyafetler ve günlerce süren fındık sohbetleri gelir.

Ama fındık çalıştayları akla gelmez.

Fındık denince akla gurbetle sılanın kavuşması gelir.

Ama çekilen sıkıntılar akla gelmez. Sabrın sınırlarının zorlandığı, hasretin duman duman tüttüğü fındık dönemi kavuşmaları birçok şeyi unutturur zaten.

Fındık denince akla törenle açıklanan “Çok tatmin edici” fındık alım fiyatları ve TMO gelir.

Ama Ferrero şirketi akla gelmez.

Fındık denince akla Türkiye gerçekliğinde kurulduğu zannedilen “Fındık pazarı” ve fındık esnafı gelir.

Ama fındık borsasının kurulduğu Hamburg akla gelmez.

Fındık denince akla Türkiye, ancak çikolata denince Belçika gelir.

Ama Türkiye’nin markalaşamama sebepleri, akla getirilip dert edilmez.

Fındık denince akla vitamin B1, B6 ve vitamin E gelir.

Ama ülkemizde fındık tüketiminin çok yetersiz olduğu akla gelip sorgulanmaz.

Fındık denince, başta Giresun yağlısı olmak üzere bazı geleneksel fındık türleri akla gelir.

Ama Tarım Bakanlığı ve Ziraat Odaları akla gelmez.

Fındık denince akla “çifte kavrulmuş” gelir.

Ama gerçek fındığın “Çiğ fındık” olduğu akla gelmez.

Fındık denince akla fındık fabrikaları gelir.

Ama küçük aile üreticiliği akla gelmez.

Fındık denince akla o muazzam tadı gelir.

Ama üreticinin emeğinin kutsallığı akla gelmez.

Fındık denince akla ekonomik değeri olan kıymetli bir ürün gelir.

Ama üç kilo fındıkla ancak bir kilo zeytin alınabileceği akla gelmez.

Fındık denince akla çok şey gelir.

Ama ürünün gerçek değeri bir türlü kimsenin aklına gelmez.