Son yüz yılda dünyada meydan gelen katliam ve soykırımların en dehşetlisi, en alçağı. Bir tarafta dünyanın en medeni! En güçlü orduları. Bir tarafta yetmiş yıldır ezilen, yok edilmeye çalışılan ve sonun da katliamla da soy kırıma uğrayıp tarih sahnesinden silinmeye çalışılan Filistin. Bunca katliama ve kişi başına bombanın düştüğü yıkılmış, suyu, gıdası, okulu, hastanesi ve barınacak evin bile kalmadığı şehirler.
Yıkılan yerle bir edilen şehir Gazze’de direnen vatan toprağını terk etmeyip birazdan başına bombaların yağacağını bildiği halde yaralı, çocuklara, kadınlara ve dünyaya gözünü açar açmaz bomba sesiyle tanışan bebelere, anne sütünü içmeden şehadet şerbetini içen yavrulara yardım için görevini yapmaya çalışan doktorlar. Sizlere selam olsun. Şehirleri yakıp yok eden zalimlerin canlı, cansız gözetmeden yakıp yok ettiği ve katliamın yapıldığı şehirde şehadet için sırasını bekleyen anneler, babalar ve şehadete sevdalı doktorlar. Sizlere bin selam olsun.
Uygarlığın-insanlığın en büyük kurumu diye yutturulan Birleşmiş Milletlerelerdir. Ayrıca kuruluşundan insancıl yaklaşımı da ‘Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi’dir! deniyordu. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kökü 1776’da yayınlanan ve ABD anayasasının özünü oluşturan ‘Amerika Bağımsızlık Bildirgesi’dir aynı zamanda.
Maddeci Batıya göre tarihte ilk defa ‘tüm insanların eşit yaratıldığı ve herkesin eşit ve elinden alınamaz hakları olduğu’ ilan edildi ve uygarlığımızın en büyük şiarı-mottosu olduğu hikayesine inandırılmaya çalışıldı. Köleliğin kaldırılması, kadınların oy hakkı, ırk, dil, din ayrımlarına karşı ve azınlık hakları, eğitim sağlık hakkı, aile ve yaşamını sürdürme ve sonra büyük insanlık kurumları inşa edildi!
Öncelikle Fransız İhtilali’nden esinlenip oluşturulan uluslararası kurumlar, mesela, Cenevre Sözleşmesi (ki savaş kurallarını belirler), ve II. Dünya Savaşından sonra ‘Birleşmiş Milletler’ ve Birleşmiş Milletler’e bağlı Lahey Adalet Divanı ve sivil kurumların da başında uluslararası yardım organizasyonları ve ‘Uluslararası Af Örgütü’, ve nicesini sıralayabiliriz!
İşte tüm bu haklar ve temsil edildiği kurumlar İsrail sayesinde yıkıldı! Yıkılan Batı uygarlığıdır. Batının medeniyet diye sunduğu binlerce savaş, iç savaş, antlaşma ve benzeri birikiminin en yüksek tezahürü olarak inşa ettiği insanlığın koruyucu şemsiyesi yok artık!
Yıkılmasına sebep ‘yanlış giden neydi’ sorusu önümüzdeki günlerde tüm dünyada tartışılacaktır! Bir iki şey de ben söyleyeyim, sorun ahlakın olmadığı, insan fıtratına uygun sistemlerin kurulmadığı ve sermayenin hâkim olduğu bir düzendir. Bilim irfanla birleşip ahlak ilkeleri çerçevesinde değer kazanır. Ahlaki ve fıtratı esas almayan bilim insanlığın huzuruna ve medeniyete hizmet etmez. Yahudiler ’in 1200’lerin sonunda İngiltere’den sonraki yüzyıl Fransa sonraki yüzyıl İspanya’dan kovulmalarının birçok sebebi vardır ancak Yahudi nefretinin altında ‘tefecilik’ ilk sırada gelir! Yahudileri tahrif edilmiş inancının yanın da servetlerine de’ kimse dokunamaz!
Sorun ‘Ahlak sorunu ve servet’ sorunudur!
Düşünün, Amerika, İngiltere, Fransa, vb. ülkelerde halklar-kitleler İsrail’e karşı protestolar yaparken bu ülkelerin devletleri İsrail’in soykırımına tarihte olmadık görülmedik şekilde açık aleni ve insanlığa-insanlık kurumlarına meydan okuyarak destek veriyor!
Amerika’da gelir dağılımı eşitsizliği dünyanın en yoksul Afrika ülkelerinin bile altında! İngiliz halkı emeklileri işçileri sefalet içinde yaşıyor ve çoğu emekli maaşıyla İngiltere’de yaşayamadığı için ülkeyi terk ediyor! Fransa, bir yanda ‘sarı yelekliler’ diğer yanda dünyanın en gözde şirketleri!
Bu büyük servetleri sorgulamadan İsrail’i durduramazsınız! Sermayeyi servetleri ‘sınırlamadan’ İsrail’i durduramazsınız!
Çünkü Amerika, İngiltere, Fransa’yı yöneten bu büyük servetler!
Bebekler canlı yayında katledilirken kapitalizmin hepimize kabul ettirdiği en büyük kurumlar: servetleri mülkiyetleri bağışları ve medyayı yani hepsinin demokratikleşmesi hepsinin dengelenmesi hepsi arasında gelir dağılımının giderilmesi için savaş vermiyorsak, o çocukların katilleri İsrail değil bizleriz!
Çocuklar öldürülürken feryatlar çığlıklar atmak yetmez!
İçinde yaşadığımız uygarlığı tanımamız ve çareler üretmemiz gerekir! Türk milletinin tarihin de katliamlar, soykırımlar yoksa sebebi iyi araştırılmalı. Son din İslam’ın peygamberinin tün insanlığa hitaben verdiği veda hutbesi incelendiğinde bu görülecektir. Bizim olduğu gibi tün insanlığın kurtuluşu ve huzur sevgili Peygamberimizin insanlığa seslenişinde mevcuttur.
Bugün yaşanan bu katliam da ordusunu, hukukunu, meclisini, medyasını ‘halk adına’ geniş kitlelerin insanlığın en temel hakları ve kardeşliği için harekete geçirmeyen kullanmayan herkes bu insanlık suçuna ortaktır!
İsrail soykırımı kapitalizmin bütün hilelerini yanılsamalarını zaaflarını gizlediklerini ve asıl nihai amacını tüm çıplaklığıyla ortaya koymuştur! Son otuz yılda Bosna’dan Afganistan’a milyonların katledilmesine şahit oldunuz ve gözlerinizin önünde Irak, Suriye, Libya parçalandı ve on milyonlar göç ettirilerek yerinden, yurdundan edildi.
Artık Batı medeniyeti diye bir medeniyete aldatmacası kalmadı. Artık demokrasi, özgürlük, adalet, eşitlik ve insan hakları dağıtmak için kurdukları yalananı çürük yapıları yerle yeksana oldu. Artık onların tüm dünya halklarının nezdinde ki inandırıcılıkları bilmiştir. Hazır olun dünya yeni bir medeniyete gebedir.