Ekonomik anlamda güçlü olan devletlerin en önemli altın kuralı üretken oluşudur. Ne kadar çok üretirsen o kadar çok ayaklarının üzerine sağlam basarsın. Kulüpler bazında da ekonomisini sağlam temeller üzerine kuran takımlar geleceğe hep aydınlık bakmışlardır. Tüketenden çok üretmeyi amaçlayan bu kulüpler hep örnek olmuştur, takdir toplamıştır.
Örneğin Ajax, Benfica, Porto ve bunun gibi birçok takımı da sayabiliriz. Alt yapıdan sıfır maliyetle yetiştirdikleri oyuncuları Avrupa’nın birçok ünlü kulübüne milyon Eurolara satarak kasasını doldurmuştur. Nasıl kulüp yönetileceğini, alt yapının ne kadar önemli olduğunu herkese net bir şekilde göstermişlerdir.
İstanbul saltanatını yıkarak Trabzonspor’a şampiyonluklar kazandıran oyuncuların kimliklerinde Trabzon ibaresi yazması her daim bu renklere gönül verenleri gururlandırmış, onurunu okşamıştır. Bunu dile getirirken asla Trabzon milliyetçiliği yaptığımı kimse düşünmesin. Trabzonspor formasını kutsal gören, başarısı için sahada terinin son damlasına kadar akıtan her bir bireyi bağrımıza basarız. Basmaktan da asla gocunmayız.
Fakat kendi değerlerimizi taşlamak için fırsat kollayıcılarına asla göz yumacak da değiliz. Özellikle sosyal medyanın hakim olduğu günümüzde kendini bilmez birilerinin Trabzonspor’un geleceğine ışık tutacak isimlere karşı yaptıkları linç girişimlere sessiz kalmamalıyız. Bordo-Mavili kulübe gönül verenlerin de bu kirli zihniyete karşı tavrını net bir şekilde ortaya koyması gerektiğini düşünüyorum. Abdulkadir Parmak bu kulübün önemli parçalarından birisidir. Bunu yok sayamayız. Değerini kıymetini bilmeliyiz.
Sabırların tahammüllerinin en büyüğünü Abdulkadir Parmak gibi onun gibi alt yapıdan filizlenip açan isimlere göstermeliyiz ki Ajax, Benfica ve Porto gibi örnek model bir kulüp haline gelelim. Alt yapıda üretmeye devam edelim ki ekonomik anlamda ayaklarımızın üzerine sağlam basabilelim. Trabzonspor’un alt yapısından yetişerek Lille’nin yolunu 17,5 milyon Euro’ya tutarak Bordo-Mavili kulüpte tarihe en pahalı transfer diye geçen Yusuf Yazıcı’yı takip edecek çok sayıda oyuncu olduğunu unutmayalım. İşte Uğurcan, işte Abdülkadir Ömür. Onlarda Trabzonspor’daki misyonunu doldurduklarında kulübe önemli kazanımlar sağlayarak Avrupa’da Türk insanını temsil edecek.
O nedenle diyorum ki yabancı hayranlığını bir kenara bırakalım kendi değerlerimizi dışlamayalım. Herkese aynı gözle bakalım ki takımı bütünüyle yaşayalım. Trabzonspor tarihi yine bu gençlerle yazacak. İster sportif anlamda isterse ekonomik anlamda tarihin yazılmasının kilit noktası kendi değerlerimiz değil mi? Ne dersiniz...