Bir şarkı meşhur etti Portofino'yu.

Vittorio Paltrinieri’nin 1959’da bestelediği “I found my love in Portofino...”

Yumuşak sesli sanatçı Dalida "Aşkı Portofino"da buldum" u söylerken yıl 1959'du.

İtalya'nın en küçük kasabalarından Portofino, aslında 2009 yılı itibariyle 493 nüfuslu bir yer. İsminin anlamı da son liman.

Aslında balıkçı köyü.

Rengarenk evleri, ahşap binaları, bozulmamış koyu, geçmişten günümüze uzanan tarihi kimliği ile öncelikle sanatçıların ilgisini çekmiş.

Romantik bir havada zamanını geçirmek isteyen gezginler ile bir şarkının peşinden duygusallığın zirvesinde yaşamak isteyenlerin uğrak yeri olmuş Portofino...

Neden yazdım bunları.

Çömlekçi Mahallesi’nin eski fotoğraflarını görünce zihnimde canlandı Portofino ile benzerliği...

Yüzyılların öncesinden günümüze Trabzon'un limanı Çömlekçi, özgün yapısını koruyabilseydi Portofino'dan daha güzel bir yer olarak kim bilir hangi şarkılara konu olurdu.

Şimdilerde Çömlekçi'de bir değişim sürüyor.

Derme çatma yapılar yıkılarak, son kalan tescili binalar restore edilip yeni bir yaşam alanı oluşturulmaya çalışılıyor.

Binaların bir kısmı ortaya çıktı.

Gelin görün ki   binalar sıradan, özgün yapıya uymayan, daha çok ticari amaçlı olarak planlanmış.

Yolun kenarına dizilen bu yapılar projelendirilirken hiç mi Çömlekçi'nin eski fotoğraflarına bakmamışlar.

Çömlekçi eskiden denizle buluşmuş bir mahalle idi.

Arada ne yol ne de liman vardı. Kumsalı herkesin uğrak yeri iyi.

Çömlekçi'den bir Portofino çıkarmak mümkün mü?

Hayır, mümkün değil.

Sahili yok.

Denizle arasında yol var, liman var.

Balıkçılar ve o güzelim Trabzon'a has kayıkları yok.

Çok önceleri düşünmek lazımdı bu bölgenin korunmasını.

Önü ana yol. Yolun hemen yanında liman ve yük gemileri.

Yanında arkasında neresinden bakarsan bak, bir anlam veremediğimiz biçimsiz yapılar...

Bu ortamdan romantik bir şarkı çıkmaz...

Çömlekçi’den de Portofino olmaz.

Nasıl olsun ki, ne bir manolya ve erguvan ağacı var, ne de salkım saçak çiçekleri... Bundan şiir ve de şarkı çıkar mı?

HEMİNGVAY'IN İHTİYAR BALIKÇISI GANİTA'DA

“Ancak bir balıkçı ne kadar ihtiyar olursa olsun, derisi ne kadar buruşuk bulunursa bulunsun her zaman kafası genç, dinç, boynu sağlam ve diktir.” der Ernest Hemingvay meşhur eseri İhtiyar Balıkçı'da...

Ve devam eder cümlelerine, 

“Biriyle konuşmanın, kendi kendine konuşmaktan, denizle konuşmaktan çok daha güzel olduğunu fark etti.”

Bazen öyledir.

Doğayla baş başa kalmak ister insan...

Kalabalıkların içinde yalnızlıktan bunalır... Ve o anlarda ufuk çizgisine doğru denizin enginliğinde huzuru bulmaya çalışır...

Ernest, bizim kıyılarda da güneş yanığı emektar balıkçılar halen, güneşe uyanıp, denizi koklayıp, ay ışığında günü bitirip rızkına olta atarlar... Ve huzuru yalnızlıklarında bulmaya çalışırlarken ekmek parasını da çıkarmaya gayret ederler.

Çünkü bilirler ki denizde lazım olmayan o para karada her şeydir...

KÜLTÜR MERKEZİ TRABZON'UN GÜNDEMİNDE YOK MU?

Ülkemiz pazar günü seçime gidiyor.

Yeni yönetim, yeni vekiller seçilecek.

Siyasi partiler tüm hızları ve imkânları ile seçim çalışmalarını yürütüyorlar.

Sıkılmadık el, ziyaret edilmedik köy, ilçe, mahalle bırakmamak için gayret ediyorlar.

Bu arada iktidar kanadı açılışlar ve vaatlerde bulunurken, muhalefet de her şeyin daha güzel olacağını anlatmaya çalışıyor.

Trabzon milletvekili adayları, her partiden isimler, çeşitli söylemlerde bulunuyor.

Sırası gelince Trabzon Kültür Sanat Merkezidir diye konuşmalarının arasına sıkıştırıp şehri yüceltiyorlar.

Klasik seçim çalışmaları uğraşları sürüp gidiyor.

Ve pazar günü seçmen tercihini yapacak.

Hayırlısı olur inşallah diyoruz biz de.

Evet, Trabzon kültür ve sanat kentidir doğru bir söylem.

Lakin bu kültür sanat kentinin bir kültür merkezi yoktur.

Yıllar önce kurulan tiyatro binası da artık yetmemektedir.

Küçük dar salonlarda yaşatılmaya çalışılan geleneksel Güzel Sanatlar Sergi Salonları da ihtiyaca cevap vermemektedir.

Çevre yolu, Kanuni Bulvarı, demir yolu, hızlı trenler, raylı sistemler ve buna benzer vaatlerin içinde Trabzon'a yakışır bir kültür merkezinin şart olduğu nedense hiç dillendirilmiyor.

Şehrin boş alanları da giderek farklı hizmetlere yönelik binalarla dolduruluyor.

Sahil bandında hiçbir zaman bina yapılmayacaktı, yapılmamalı ama gel gör ki sıra sıra yapılar dizildi. Ve bunların içinde kültür merkezi hiç düşünülmedi.

Avni Aker ve spor salonu yıkıldı. Orman lojmanları kaldırıldı. Millet Bahçesi’nin yanına uygun alanlar oluştu. Lakin yine kültür merkezi düşünülmedi.

Şimdi eski otogar yeni yerine taşınacak. Oraya da kültür merkezi düşünülmeyecek.

Mevcut tiyatro binasının olduğu eski SSK’nın arsası otopark olmuş. Tam da şehrin ortasında bir kültür merkezine yakışmaz mı?

Eski Karma Ortaokulu'nun alanı da otopark. Kostaki Konağı’na doğru kamulaştırma yapılarak içinde tarihi binayı gölgelemeyecek mimari tarzı olan bir kültür merkezi oraya da yakışmaz mı?

Niyet olsa...

Gereklidir bu şehre kültür merkezi dense neler olmaz ki...

Trabzon'u temsil etmeye niyetli milletvekili adaylarına çağrımdır; Trabzon kültür merkezi konusunu gündeme getirin. Takip edin. Meclis’e girdiğinizde Trabzon'un talebi olarak dillendirin.