Başlık çok iddialı.
Kapsamlı bir rapor gerek.
Adaylar da henüz belli değil.
Mevcut başkanların bir kısmı yerini korumaya bir kısmı da bir üst göreve talip...
Her ne kadar görev istenmez, verilir klasik sözlerle geçiştirilse de her yiğidin gönlünde bir aslanın yattığını da herkes bilir.
Resmi dairede bırakın müdürlüğü filan şeflik için bile kırk yerden referans bulmanın yaygın olduğu bir toplumda kimsenin kendine teklif gelmesini beklemeden gereken girişimleri yapacağını herkes bilir.
Şimdi bunları bir kenara koyup, Belediye Başkanı seçilecek kişi ve ekibinden Trabzon Kent sakinleri neler beklemekte diye düşünelim isterseniz.
Bugün Trabzon ve ilçelerimizin hemen hepsinde yoğun bir trafik sorunu var.
Maçka'da var, Of'ta var, Akçaabat'ta var, Şalpazarı'nda, Yomra’da var... Tüm ilçelerimizin hepsinde trafik ve otopark artık kangren haline gelmiş.
Ne yapmak lazım?
Başkan adayları bu konuda gerçekçi eylem planları ortaya koymalı.
Bu bağlamda Güney Çevre Yolu behemehal vakit geçirmeden hayata geçirilmeli...
Çok zaman kaybedildi.
Artık zaman kaybına tahammülü yok bu kentin.
Raylı sistem hep gündemde.
Ancak bir türlü hayata geçmiyor.
Yapıldığında, kent içi trafiği rahatlatıcı bir yatırım olur.
Sahil bandındaki ulaşımın kent merkezine yansımasını engellemiş olur.
Kentin yeterince bozulan tarihi siluetinin daha da bozulmaması adına, imar konularında hassas davranılması gerekiyor.
Belediyeler toplumun her kesimine hitap eden kurumlar olarak, sosyal, kültürel konularda özellikle ilçe belediyeleri daha atak olabilmeli.
Her ilçenin kültürel ve turistik değerleri vardır.
Bu değerler özgün yapıya sahiptirler. Başka bir yerde bulmak mümkün değildir.
Adaylar işte bu zenginlikleri fırsata çevirebilecek kadrolarla yola çıkmalı.
Turizm artık vazgeçilmez gelir kaynaklarından en önemli bir sektör olarak bu kentin gündemindedir.
Bu nedenle belediye başkan adayları, konuya yabancı olmayan işlerini kolaylaştırabilecek, proje geliştirebilecek kapasitede uzmanlarla çalışmalılar.
Trabzon kent merkezinde acilen bir Kültür Merkezi'ne ihtiyaç var.
Yapılacaklar listesinde Kültür Merkezi birinci sırada olmalı.
Trabzon Limanı için yeni planlamalara gerek var.
Turizme yönelik Cruise Limanına ihtiyaç duyulmaktadır. Yük indirme bindirmenin yapıldığı limanda Kruvaziyer Turizm yapmanın zorluğu bilinen bir gerçek.
Deniz kenti olan Trabzon deniz ulaşımından yararlanamamakta.
Liman dışında kıyılarımızda iskele yoktur.
Tur gemileri, gulet ve yatların faaliyetleri için kıyılarımızda mutlaka gereken düzenlemeler yapılmalı...
Belediyeler makul ihtiyaçların dışında istihdam kapısı değildir. Ancak şirketleşme anlamında topluma sunulacak hizmetler için kendi kendini finanse edebilecek kaynaklar oluşturulabilir...
Öyle çeşitli nedenlerle “ihtiyaca binaen” deyip belediyelere personel alma konusunda çok da vaatte bulunulmamalıdır.
Lakin işsizliğe çare bulmak için gayret sarf edilecekse, gerçekçi vaatlerde bulunmak gerekecek...
Belediye başkanları, yöresine yatırım çekerek işsizliğe çare aramalılar.
Bu haftalık beklentilerimizden bazılarını yazdık.
Polemiklere isimlerden uzak, yerel seçimlere yönelik düşüncelerimizi süreç içinde belirtmeye devam edeceğiz.
ÜSLUP VE KİŞİLİK
Bana insanı nasıl tarif ederseniz diye sorsalar insanı üslubu ile tarif ederim derim...
Neden öyle derim peki?
İç dünyasını bilmem mümkün değil de ondan derim.
“Söz ola kese savaşı
Söz ola getire barışı.” demiş Yunus.
Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu diye de bir sözümüz vardır mesela...
Ya tatlı dil yılanı deliğinden çıkartır atalar sözüne ne demeli?
Bir konuyu anlatmak karşındakini ikna etmek için sözcükleri kullanırken hem yüz ifaden hem de kullandığın üslup aynı zamanda insanın kişiliğini de ortaya koymakta.
Saldırgan üslup saman alevi gibidir.
Etkisi alevlerin sönmesine kadar sürer... Sonrası yoktur. Saman alevi ne kadar sürer ki...
Hikmetli sözler, ruha hitap eden, derinliği olan ifadeler bir de sakin bir üsluba bürününce, kor ateşi gibi her an üfleyince ateşi yakacak güce dönüşür.
O küllerin altında ufak bir kıvılcımdır artık.
Mevlana da dememiş mi?
Küpün içinde ne varsa dışına onu sızdırır diye...
İngiliz şair doğa araştırmacısı Buffon, insanın kimliği üslubudur anlamındaki ifadesini Ziya Paşa, dilimize “Üslubu beyan ayniyle insandır” olarak kazandırıp; insanın üslubu tarzı, kendisidir demek istiyordu.
Etrafınıza bir bakın.
Meslekleri önemli değil.
Siyasetçidir.
Yöneticidir.
Esnaftır.
Annedir, babadır, evlattır...
Sanatçıdır, öğretmendir, din adamıdır, profesördür, cahildir, velhasıl insandır.
Hepsinin üslubu farklıdır.
Kimi sevdirir
Kimi ağlatır
Kimi güldürür.
Evet insana insanca hitap etmek gerek.
Ne demiş Yunus Emre;
“Ben gelmedim dava için
Gönüller yapmaya geldim.”
BİR DEREDEN KAÇ HES ÇIKAR
“Baltacı Deresi'nde bölgenin iklimini değiştiren 4 santrale yenisinin eklenmesi için yapılmak istenen ÇED toplantısına halk izin vermedi.”
Bu bir haber.
Bir dereden beşinci HES çıkartmaya çalışılıyor.
Yaşlı bir amca değneğine tutunup zor ayakta duruyor.
“Bizi kandırdılar.” diyor.
“Önceden geldiler.
Anlattılar.
Biz de inandık.
Sesimizi çıkarmadık.
Ama gördük ki dört HES yaptılar işte şimdi de arazilerimizden verim alamaz olduk.
Çaylarımız verimsizleşti.
Şimdi bu beşinci HES'e rızamız yoktur...”
Böyle diyordu yaşı çoktan 70’i devirmiş Hayratlı amca.
Sosyal medyada gazetelerde seslerini duyurmaya çalışıyorlardı.
Hidro Elektronik Santralleri mevcut su potansiyeli olan yerlerde enerji sağlamada yararlı bir girişim olabilir.
Bunun dünyada ve ülkemizde örnekleri var.
Lakin bir dereden beş HES çıkartmak da neyin nesi.
Küresel ısınmanın tüm yönleri ile hissedildiği bir zaman diliminde suyun doğal akışını bozmak aynı zamanda doğanın dengesini bozmak değil mi?
Zaten köylerimizde insan kalmadı.
Tarım zor şartlarda yapılıyor.
Suyu borulara hapsetmenin ne yararı var ki... Üstelik aynı derede dört HES yapmışken beşincisini yapmanın doğadaki tahribatı artıracağını bilmeyecek kadar cahil mi uzmanlar?
Kâr zarar hesabı yapılsa doğadaki tahribatın zararı mı yoksa HES’ten gelen enerjinin kârı mı ağır basar?
Hem benim bildiğim bir deriden bir post çıkar...
Ama biz o kadar marifetliyiz ki bir dereden 5 HES çıkartmaya çalışıyoruz...
Yapmayın.
Çok ararız bu doğayı,
Bu toprakları,
Bu yağmuru,
Bu çayı,
Bu dereyi,
Arısı, çiçeği, peteği...
Ve bu topraklarda hala yaşama mücadelesi veren insanımızı...
Bu arada Hayrat Belediye Başkanı Mehmet Nuhoğlu'nun beşinci HES'e izin vermeyeceklerini belirtmesi bölge halkı tarafından takdirle karşılandı.