CHP’nin beyanatlarını dinliyoruz ve hayretler içinde kalıyoruz!
Ne diyor Sayın Kılıçdaroğlu;
“Milletvekillerinin tutuklanması için anayasal sürecin tamamlanması gerekirdi. Seçimle gelen seçimle gitmeli”! Ne cafcaflı laflar değil mi? Keşke böyle olsaydı!
Bütün politikalarını AKP karşıtlığı üzerine kuran ana muhalefet partisinin yetkililerinin verdiği beyanatların, tenkit ettikleri siyasi iktidarın kazanç hanesine yazıldığı başka bir ülke dünya da bulamazsınız! Eğer AKP iktidarının uzun süre iktidarda kalması eleştiriliyorsa; kabul etmek lazım ki, MHP ve CHP’nin muhalefet anlayışını Türk milletinin yetersiz bulmasından bu iktidarın ömrü uzamaktadır!
Her gün aslan gibi onlarca evladımızın mübarek vücutları tonlarca PKK bombasıyla paramparça edilirken! Yüzlerce masum sivil, çoluk çocuk, yaşlı ihtiyar, kadın erkek demeden haince katledilirken! Karakollarımız, askeri birliklerimiz basılma cüreti gösterilerken! ABD ve AB destekli bu ihanet operasyonlarını “Kürt halkının özgürlük mücadelesi” olarak HDP’liler kutsarken!
Sayın Kılıçdaroğlu siz nerelerdeydiniz?
Neden bu alçaklara karşı sesinizi yükseltip, bir kere olsun; “Ey HDP’liler, sizler seçilmiş vekillersiniz, terörü ve teröristi destekleyen açıklamalar yapamazsanız! Teröristlerin cenaze törenlerine katılamazsınız! Belediye araçlarınızla, bu hainlerin leşlerini taşıtamazsınız! Yörede, töredir diye taziye çadırlarına gidemezsiniz” diyememiştir!
İnanılır gibi değil! CHP’nin hiç mi toplumbilimci danışmanları yoktur!  CHP’nin durumu işte böyle içler acısı!
MHP’yi ise anlayana aşk olsun!
“Önce vatanım, sonra, milletim, sonra partim ve ben” gibi gösterişli bir slogan geliştirip, ardından da, “eylem ve söylemleriyle” kendi ürettiği sloganının içini dolduramayıp, “iktidarın noterliğini” yapmak algısından başka bir siyaset üretememek gibi yanlış bir anlayışı, milletimizin yeterli iktidar alternatifi görmesi asla mümkün görülmemektedir!
MHP’nin yönetim anlayışı, kendi mensuplarını tekmeleyen değil, onları kucaklayan bir anlayış olmalıydı! MHP’nin Genel Başkanı, ceketinin dört düğmesini; dün, yerden yere vurduğu “Sarayın kapılarında değil” “Ülkücülerin” karşısında iliklemelidir!
Sayın Kılıçdaroğluna sormamız gerekiyor; vatan haini PKK’lılar hangi süreçleri tamamladılar da evlatlarımızı her gün şehit ediyorlar!
Bu hainleri açıktan destekleyen HDP’li milletvekilleri, seçimle geldiklerini unutup, sanki Kandil alçaklarının atamasıyla geldiklerini zannedip, sadece onların emir ve talimatlarını yerine getiriyorlarsa! Seçim zamanı, silahla halkı sindirip oyların HDP’ye verilmesini sağlayanlara “bizler arkamızı yaslıyoruz” diyorlarsa! Bundan dolayı, seçimle gitmeleri mümkün değilse!
Kanunlara karşı gelip, “iki de-bir” devlete meydan okuyorlarsa!
Sıkıştıkları zaman devlet ve milletimizin kadim düşmanları ile el ele poz vermeyi, “dünyanın desteği bizimle” şeklinde takdim edip, ekmeğini yedikleri milletimize açıktan ihanet ediyorlarsa! İktidarın görevi, sadece bu gelişmeleri seyretmek mi olmalıdır!
Eleştirileriniz içerisinde, bazen doğru ifadelere de rastlanılmaktaysa da, bu bariz yanlışlarınız; “gecenin, gündüzün aydınlığını örttüğü” gibi doğru söylemlerinizi anlamsız hale getiriyor!
Sayın Kılıçdaroğlu siz ne sürecinden bahsediyorsunuz! Unutmayın ki bu millet şunu çok iyi biliyor ki;
Sayın Bahçeli ve Sayın Kılıçtaroğlu sizler, Sayın Cumhurbaşkanını “başkan” seçtirmeye yeminli insanlar gibi çalışıyorsunuz! Bundan dolayı bizler de, “seçimden seçime de olsa değeri olan” vatandaşlar olarak, sizin izinizde giderek! Sayın Cumhurbaşkanını, olası bir referandumda %80 oyla başkan seçmeye ant içtik!
Doğrusu, olumlu ve olumsuz bütün gelişmelerden partisi ve kendisi için pozitif neticeler çıkarma başarısını gösteren Sayın Cumhurbaşkanına, bu yetersiz muhalefet anlayışınız ve dolaylı destekleriniz karşısında “başkanlık” çok da yakışacaktır!
Ey muhalefet liderleri; bu başarınızla ne kadar övünseniz azdır!
Bizden söylemesi; Hadi hayırlısı!