Cumhuriyet medeniyet demektir, daha fazla özgürlük, daha çok adalettir. İnsana, insan olduğu için değer vermektir. Geçmişin acılarından ders çıkararak, geleceğe yön verebilmektir.
Cumhuriyet, yorgun bir imparatorluktan, milli bir devlet çıkarabilmektir. Kaybedilenlere karşılık, kazanılacak olanların sevinci ile karartılmış ufuklarımızın aydınlatılması demektir. Toplumun mimarı olan kadınlarımıza çağdaş anlamda değer vermektir. Çocuklarımıza dünyada bir ilk olan; kutlayıp sevinecekleri bir bayram hediye edebilmektir. Gençlerimizi geleceğin teminatı olarak görüp, devletin bütün imkânları ile onları, ayrım gözetmeksizin, fırsat eşitliğinden yararlandırarak, çobanken, Cumhurbaşkanı olabilmeleri yolunu açabilmektir. Rütbelerin en büyüğünün “ilim rütbesi” olduğunu bütün topluma kavratabilmektir. Çalışmadan, yorulmadan, dünya milletleri içerisinde saygın bir yer elde etmenin mümkün olmadığını, toplumun bütün katmanlarına gereği gibi anlatabilmektir.
“Cumhuriyet, fazilettir”, nezakettir, insan haklarına saygılı olmanın ölçüsü, çağdaş anlamda medeni insan olma vasfının öncüsü bir yaşam şeklidir.
Cumhuriyet tahammüldür, sabırdır, umuttur. Aç komşuların tok komşularla çatıştığı ortamlar yerine, tokların açlarla varlığını ve sevgisini bölüşebildiği bir güzelliğin adıdır.
Cumhuriyet, kula kul olmanın değil, Allah’a kul olmanın teslimiyetinin adıdır. Doğrunun yalanı kovduğu, insan nezaketinin, yine insanların kabalığını anlamsız hale getiren hasretlerinin kucaklaşmasıdır. Asırlarca insanlığa hizmet yolunda üstün gayret gösteren büyük milletimizin, düşman devletlerce ve niyetlerce teslim alınmak istenmesine karşı milletimizin haklı isyanı, onurlu mücadelesi ile elde edilmiş, altın kâseler içindeki, billurdan umutlarımızdır.
Cumhuriyet, yüce dinimizin “oku” emrini gerçek anlamda hayata geçirmek için, tüm yurdumuzu, köy bucak demeden okullarla donatmak, öğretmenlerle eğitmek, bütün şehirlerimizde, fabrika bacalarını tüttürmektir.
Bizim topraklarımızda çalışan demiryollarını sömürgeci ülkelerin elinden alıp milletimizin emrine vermek, limanlarımıza ve gemilerimize kendi bayrağımızı asabilmek, tünellerimizi kendi trenlerimizin yanık sesleri ile çınlatabilmektir.
Cumhuriyet, imparatorluğun dağılma döneminin bedeli olan ağır borç yükünün, yeni nesillerce gece gündüz çalışılarak son kuruşuna kadar ödenmesinin haklı güvenilirliğinin adıdır.
Geçmişi inkâr ederek değil, geçmişin hatalarından ders alınarak “muasır medeniyetler seviyesinin üzerine sıçrama” hamlelerinin olmazsa olmaz son noktasıdır.
Cumhuriyet, “ilim Çin de’de olsa onu alınız” diyen yüce Peygamberimizin ahdi gereği, dünyanın gelişmiş, kalkınmış bütün medeni ülkelerine öğrencilerimizi göndererek oralardaki çağdaş bilimlerin ülkemize taşınmasının en güzel adıdır.
Cumhuriyet, vatandaşın kanun önünde eşitliği, öğrencinin öğretmenine saygısının güzelliği, birbirinden farklı düşünce ve inançlara sahip milyonların, kavgasız-gürültüsüz bir arada yaşama isteğinin en mükemmel uygulamasıdır.
29 Ekim 1923 yılında, bütün bu güzellikleri bizim milletimize layık gören, büyük önder Atatürk’ümüze milletimiz adına müteşekkiriz. Milletçe topyekûn okudukça, öğrendikçe onu daha iyi anlayacağımız günlerin henüz başlangıcında olduğumuzu da belirtmek isteyerek, Cumhuriyet gibi bir aydınlık ışığı, geri kalmışlık, tembellik, kabalık, ilimsizlik gibi karanlıklarımıza ışık olarak tutanlara selam olsun, ruhları şad, mekânları cennet olsun.
O zaman hep birlikte söyleyelim; Yaşasın Cumhuriyet.