Zaman zaman Trabzon ve Trabzonluya yapılan sataşma ve ithamlara şahit oluyoruz. Bir bakıyorsunuz aslında biz Pontusmuşuz (itham edene Pontus nedir diye sorsanız doğru bir tanım yapamayacağına eminim), bir bakıyorsunuz din duygusundan ve Müslümanlıktan bihaberken kendinden menkul bazı muhteremler tarafından İslam ile şereflendirilmişiz, daha neler neler. Akla ve bilgiye aykırı bir sürü hezeyan.
Neden Trabzon’a ülkenin diğer şehirlerinden ve insanlarından daha fazla saldırılıyor? Çünkü Trabzon’a ve Trabzonluya saldırmak sadece Trabzon’a ve Trabzonluya saldırmak değildir. Trabzon ülkede birlik ve beraberliğin simgesi ve kalesidir. Trabzonlu ülkemizin kutsal değerlerinin vücut bulmuş halidir. Dikkat ediniz Trabzon’dan her siyasi görüşten insan çıkar, sağcı, solcu, liberal, sosyalist, milliyetçi, ümmetçi... En zıt uçlardaki farklı görüşten insanlar zaman zaman en şiddetli şekilde karşı karşıya gelebilirler. Fakat söz konusu ülkenin dinamikleri ve selahiyeti olunca farklılıklar bir tarafa bırakılıp tehdide karşı birlik ve baraberlik içinde hareket edilir. Tek tük aykırı insanlar çıkarsa o insanın Trabzonluluğu sorgulanır, tuhaf karşılanır.
Açık veya gizli, ülkemizin dinamikleri ile sorunu olanlar Trabzon ve Trabzonlunun bu özelliklerini bildiklerinden her fırsatta saldırı, iftira ve bazen latife maskesi altında iğneleme yaparlar. Trabzonlu ülkenin her meselesini içselleştirir kendi sokağının, kendi evinin meselesi gibi sahiplenir, çözmeye çalışır. Ülkenin her tarafı, her sorunu Trabzon’un her evinde, her kahvehanesinde, her lokalinde kendi öz meselesi olarak sahiplenilir, tartışılır. Trabzonlunun köyündeki tarlasının bir metrekaresi ne kadar değerli, ne kadar onunsa, Diyarbakır’daki, Şırnak’taki bir metrekare toprakta onundur ve aynı şekilde kaybetmemek için mücadele eder.
Ülkemin diğer bölgelerindeki güzel insanlarda elbette benzer davranış özelliklerini gösterirler, fakat memleket meselelerini sahiplenme ve ön sıralarda mücadele etme azim ve kararlılığında Trabzon bir kale, Trabzonlu tescilli bir marka haline gelmiştir diyebiliriz. Bu nedenle hazımsızların ilk saldırdığı hedef Trabzonlu kimliğidir. Çünkü söylediğim gibi, Trabzon’a saldırmak sadece Trabzon’a saldırmak değildir, bu anlamda temsil ettiği değerlere saldırmaktır. Peki Trabzon’a ve Trabzonluya saldıran insanlar sadece bu şekilde mi saldırıyorlar? Maalesef hayır. Televizyon dizilerine ve medyadaki genel tiplemelere baktığımızda Karadeniz ve özellikle Trabzon insanı, sorunlarını silah ile çözen, düşünmek yerine güdüleriyle hareket eden, fazla zeki olmayan primitif canlılarmış gibi anlatılıyor ve gösteriliyor.
Vazgeçilmez Karadenizli karakter “Temel” fıkralarda maalesef ortalamanın altında bir zeka seviyesinde sunuluyor (çok az sayıda orijinal Karadeniz fıkrası hariç). Televizyon skeçlerinde, filmlerinde Karadeniz insanı olarak Temel karakterinin düşürüldüğü durumlar zaten hepimizce malum. Sanıyorum bu negatif algı nedeniyle Karadeniz insanının marka ismi olan “Temel” maalesef artık bölgemizde pek az çocuğa ad olarak veriliyor.
Maruz kalınan bu sosyokültürel saldırılar insanımızın kendine olan güvenini sarsmak için yapılan etkili algı operasyonu ve psikolojik savaş yöntemleridir. Maalesef bu psikolojik taarruza Karadenizliler olarak bizlerde destek veriyoruz. Aptal yerine koyulduğumuz fıkraları kendimiz anlatıp kendimiz gülüyoruz. Aslında çok zeki olan Karadeniz insanının tescilli ismi Temeli saf ama neşeli, kandırılmaya çok müsait, düşük zeka seviyesine sahip insan tiplemesinde kullanıyoruz. Bir Kayserili diye başlayan fıkralarda muhakkak bir zeka pırıltısı ararken, Temel bir gün diye başlayan fıkralarda düşülecek aptalca bir durumun komik sonucuna odaklanıyoruz maalesef.
Trabzon’a ve Trabzonluya belirttiğim nedenlerden dolayı her zaman saldırı ve sataşma olacaktır. Biz kendimizi bilip sağlam durduktan sonra isteyen ürüsün, kervan her daim yürür.