Avrupa şampiyonasında Türk Milli Takımının stoper oyuncusu Merih Demiral, Avusturya’ya karşı iki gol attı ve sevincini bozkurt işareti yaparak ifade etti. UEFA soruşturma başlattı ve futbolcumuza ceza verdi. Aslında UEFA’nın yaklaşımı umurumda değil. Benim esas olarak hayret ettiğim olgu futbolcumuzun bozkurt işareti yapması sonucunda içimizdeki bazı entelektüel ve aydın geçinenlerin itiraz ederek kopardığı fırtına. İtiraz etme nedenlerini de ‘Bozkurt’un bir siyasi partinin sembolü olma iddiası, Sivas Madımakta insan yakanların bu işareti yapıyor olmaları, bozkurt işaretinin temelinde faşizan duyguların yatması gibi bir dizi suçlama ile ifade ettiler. Bu iddialara kabaca bakıp irdelemekte fayda var.

Öncelikle bozkurt bir siyasi partinin sembolü değil Türk Milleti’nin tarihten gelen bir sembolüdür.  Türkiye siyasetinde bozkurt sembolü son 30-40 yıldır görülmekte. Halbuki bozkurt işaretinin, İslamiyet öncesi Göktürk döneminde ve diğer Türk devletlerinde, Türk hakanlarının zafer işareti olduğu, mağaralarda bulunan 6. Yüzyıla ait “Türk Hakanı Heykeli” ile de anlaşılmaktadır. Tarih boyunca Türk toplulukları Türk olduklarını belirtmek için bozkurt işaretini selamlama şeklinde kullanmışlardır. Savaşlarda kazandıkları zaferleri bozkurt işareti ile taçlandırmışlardır. Bu imgeyi tarih boyunca bütün vesikalara kazıyarak mühürleri haline getirmişlerdir. Bu işareti bir siyasi partiye indirgemeye çalışanlar gözlerindeki at gözlüğünü çıkarıp zihinlerindeki ideolojik saplantıdan kurtulabilirlerse Sibirya’da Saka Türkleri’nin Türk olduklarını ifade etmek için yaptıkları bozkurt işaretinin, İran’daki Türk takımı Traktör’ü desteklerken binlerce Türk’ün stadyumda yaptığı bozkurt işaretinin, Karabağ’da savaşan Azerbaycan askerinin zaferden sonra yaptığı bozkurt işaretinin Türkiye’deki bir siyasi parti ile ilgisinin olmadığını anlamaları mümkün olacaktır. Bu at gözlüğü takmış sabit fikirli insanlar özgürce düşünüp mantıklarını kullanabilse geçenlerde Kazakistan’da 8 metre boyunda dünyanın en büyük bozkurt heykeli açılışının o bölgedeki Türkler tarafından yapıldığını ve Türkiye’deki hiçbir siyasi partinin etkisinde ve yetkisinde olmadığını idrak etmeleri mümkün olacaktır. Fakat bu kesimde maalesef milli her imgeye mesafeli durmak ve ötekileştirmek davranışı hakim olduğundan en azından objektif bakış beklemek boşuna bir beklenti olacaktır. Kuşkusuz Türk dünyasındaki Bozkurt simgesi için başka pek çok örnek verilebilir. Türklerin Ergenekon ve Türeyiş destanlarındaki ana figür olan bozkurttan bahsetmiyorum bile.

Bozkurt imge ve işaretinden rahatsız olan bir kesimin de kendilerini Atatürkçü olarak tanımlayan bazı gruplar olduklarını görüyoruz. Fakat biliyoruz ki Atatürk bozkurt simgesine önem vermiş ve pek çok alanda kullanmıştır. Atatürk Türkiye’sinde 1922 yılından itibaren pullarda bozkurt resmi özellikle kullanılmıştır. 1927 yılında basılan Türkiye Cumhuriyeti paralarında bozkurt simgesi vardır. 1926 yılında bir devlet arması hazırlanmasına ilişkin bir yarışma açılmıştır. Değerlendirmeye alınan projeler arasında bozkurt amblemi de vardır. Ancak devlet arması projesi yarım kalmış tamamlanamamıştır. Bilemeyiz ama tamamlanmış olsa belki de devlet armamız bozkurt olacaktı. 1933 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün talebi üzerine yapılan “Ergenekondan çıkış” tablosunda hakim ana tema bozkurttur. Atatürk hakkında iç ve dış basında yazılan pek çok yazıda Atatürk’e “Bozkurt” yakıştırması yapıldığı belgelerle sabittir.  Bu konuda sayfalar dolusu örnekler verebiliriz. Verilen örneklerle Atatürk’ün bozkurt imgesine verdiği önem ortadayken Atatürkçü olup bozkurttan rahatsız olmak en basit tanımıyla cehalettir.

Şimdi gelelim bozkurt imgesinden hoşlanmayanların rahatsızlıklarının asıl nedenine. Türklerin yüzyıllar boyunca simge olarak kullandıkları ve en son Türk Milletinin tartışmasız lideri olan Mustafa Kemal Atatürk’ün çok önem verdiği bir simgeye düşmanlığınız neden? Cevabını ben vereyim. Çünkü size tarihimizden gelen ve son olarak Mustafa Kemal Atatürk’ün olgunlaştırdığı Türk olmak vizyonu zor ve ağır geliyor. Siz Atatürk’ün ölümünden hemen sonra Atatürkçülükte vurgulanan ve ana dinamiğimiz olan Milliyetçilik ilkemizi terk ederek ne idüğü belirsiz batı Hümanizmine sarıldınız. Bu yaklaşımınızı da “Mavi Anadolu Hümanizmi” adını verdiğiniz Roma ve Yunan medeniyetleri ile Türkleri bir sepette harmanlayan saçma sapan bir felsefe ile ifade etmeye çalıştınız. Atatürkçülükten saptınız ama hiç sıkılmadan Atatürkçü olduğunuzu ısrarla söylemeye devam ettiniz. Atatürk milliyetçiliği bir duruş gerektirir. Fakat bu duruşu göstermek özellikle sizin gibi Oportünist tam garpçıların harcı değildir. Sizler Milliyetçi Atatürk çizgisini bıraktınız ve Hümanizmaya geçtiniz. Elbette batı kaynaklı Hümanizm ile Atatürk Milliyetçiliği bir arada duramaz. Çünkü Hümanizmayı incelediğinizde altından bariz Türk Düşmanlığı çıkar. Hümanist teorisyenlerin ve kurguladıkları Hümanizma düşüncesinin Türk düşmanlığı içermesinin nedeni Türklerin hümanizmanın kaynağı olan eski Yunan coğrafyasını 400 sene yönetmeleridir. Hümanist batı bu durumu her zaman bir utanç kaynağı olarak görmüş ve 400 sene Yunanistan’ı barış içinde yönetmiş Türklerden katledecek kadar nefret etmiştir. Herkesin elinde akıllı telefon var. Anahtar kelime olarak “Hümanizm, Türk Düşmanlığı” yazıldığında bu bilgilere ulaşılabilir.  Batı kaynaklı Hümanizma ile Cezayir ve diğer sömürgelerinde katliam yapan Fransızların sembolü Horoz, Afrika, Hindistan ve diğer pek çok sömürgede insanlık suçu işleyen İngilizlerin sembolü Aslan uyum içindedir fakat yönettiği coğrafyalara barış getirmiş Türklerin sembolü bozkurt onlar için kabul edilemez bir simgedir. Sizde aklını batı kültürüne kiraya vermiş sözde aydınlar olduğunuz için Bozkurt’u kabul edip özümsemeniz elbette mümkün değildir.

Birkaç kelime de Bozkurt işaretinin belli bir siyasi partinin yandaşlarınca kullanıldığından şikayet edenlere, Sivas Madımakta insan yakanların bozkurt işareti yaptıklarını bu simgeyi suçlayarak ifade edenlere söylemek gerekiyor. Şikayet etmeye hakkınız yok. Atatürk’ün pek çok alanda kullandığı Türk Milleti’nin sembolünü siz sahiplenseydiniz de siz kullansaydınız. Ayrıca Türk Milleti’nin yüzyıllar boyu kullandığı bu sembolü madımak önündeki birkaç bilinçsizin kullanmasının suçlusu duyarsız ve ötekileştirici tavrınız sonucu milli sembollerimizi bu gibi insanların eline bıraktığınız için siz değil misiniz?

Bozkurt kültürünü anlamak için Türk kültürünü özümseyerek içselleştirmek gerekir. Bozkurt kültürü ve Türk töresini bilmek için Kutadgu Bilig gibi hazine değerindeki birçok eserlerden oluşan külliyatımız okunmalı ve bilinmelidir. Kültürel değerlerimiz okunup bilindikçe Bozkurt’un ve Türk töresinin olduğu her yerde empoze edilmek istenenin aksine Adalet ve güven olduğu görülür. Bu kültürel değerlerimizin ve derin külliyatın bünyesinde cisimleştiği en büyük temsilcimiz Mustafa Kemal Atatürk’tür. Bozkurt’a söz söyleyecek olan önce en büyük Bozkurt’un mavi gözlerine ve duruşuna baksın sonra konuşsun.