Her yıl olduğu gibi bu yıl da Ankara’da “Trabzon Günleri” adı altında etkinlik yapıldı. Peki etkinlikte Trabzon’un neyi tanıtıldı? Trabzon’un ve Trabzonlunun sosyal, tarihi ve ilmi derinlikleri ziyaretçilere sunuldu mu? Maalesef hayır. Organizasyonu ziyaret edip Trabzon’u tanımak isteyenlere Trabzonlu adına sunulan vitrin bordo mavi renklere boyanmış fındık kıracağı, Trabzonspor arması baskılı kupa bardaklar, kuymak, tereyağı, horon, peştamal gibi sempatik ağırlığı olan değerler. Peki, Trabzon bu kadar mı? Her konusu açıldığında Trabzon büyük bir tarihi, derin bir kültürü olan, ülkeye pek çok bilim ve devlet adamı yetiştirmiş bir şehirdir diyoruz. Nerede bu tarih ve değerlerimiz? Trabzon günleri diye sunulan bu yüzeyselliği Trabzon ve Trabzonlu hak ediyor mu? Elbette hayır. Bu gibi etkinlikleri Trabzon’umuzun geçmişten gelen ve günümüze ışık tutacak zengin değerlerini tanıtmak için fırsata dönüştürmemiz gerekir.
Trabzon’u konu alan bu organizasyonda nerede Trabzon’un tarihi? Binlerce yıllık kadim bir şehrin mirası üzerinde oturuyoruz ama tanıtım etkinliklerinde her zaman anlatmaktan gurur duyduğumuz tarihine ve tarihsel şahsiyetlerine yer vermiyoruz. Öylesine bir tarihi zenginlik ki derinliğine inersek yazmaya kitaplar yetmez. Üzerinde yükseldiğimiz tarihi mirasımızdan birkaç örnek versek iyi olmaz mı? Örneğin Müdafa-i Hukuk-i Milliye Cemiyetinin Erzurum Kongresinin toplanmasına öncülük eden iki cemiyetten biri olduğu anlatılsa, Çanakkale savaşında şehit olan ilk subayın Trabzonlu Teğmen Murteza Efendi olduğu, Çanakkale savaşında büyük kahramanlık gösteren ve zaferde hayati bir görev yapan Nusret mayın gemisinin kaptanının 1876 yılında Trabzon Akçaabat Yukarı Ahanda köyünde doğan Yüzbaşı Hakkı Bey olduğu, Kıbrıs’ta Rumlar tarafından düşürülüp işkenceyle öldürülen savaş pilotumuz Cengiz Topel’in Trabzonlu tütün eksperi Hakkı Bey’in oğlu olduğu anlatılsa ve resimleri ile uygun görseller sunulsa Trabzon adına çok üst seviyede ve onore edici bir tanıtım yapılmış olmaz mı?
Her fırsatta kültür ve sanat şehri dediğimiz Trabzon’un sanat ve sanatçı değerleri bu tanıtımın neresinde? Trabzon sanat konusunda tek başına derin bir külliyata sahip. Ayrıntıya girmemize sayfalar yetmez. Fakat en azından Toplumcu Gerçekçilik Akımının önemli isimlerinden Hasan İzzettin Dinamo, Pek çok edebi eserin sahibi ve fikirleri çokça tartışma konusu olan Sabahattin Eyüboğlu, baba tarafından Trabzonlu bir aileye mensup hece akımının beş şairinden biri ve Kemal Çağlar ile birlikte onuncu yıl marşının sözlerini yazan Faruk Nafiz Çamlıbel, Trabzonlu şair İsmail Safa’nın oğlu Türk edebiyatının gerçekçilik akımının öncülerinden Peyami Safa gibi pek çok isim Trabzon’un söz konusu olduğu tanıtım günlerinde edebi yüzümüz olarak tanıtılması gerekmez mi?
Herkesin bildiği gibi Trabzon bilim adamı yetiştirme konusunda da müthiş bir potansiyele sahip. Ama Trabzon tanıtım günlerinde yetiştirdiğimiz bilim insanlarımıza stantlarda sergilenen tahta kaşık kadar bile değer verilmiyor maalesef. Tanıttığımızda yüz akımız olabilecek isimlerden sadece iki örnek vereceğim. Trabzon’dan çıkıp ABD’ye giderek Fizik alanında “Birleşik Alan Teorisi”nin gelişmesinde rol oynayan, çok önemli gelişmelere yol açan “Modern Quantum Theory” adlı kitabını yazan, dünyada pek çok ödül sahibi, Albert Einstein’in çalışma arkadaşı, dünyaca ünlü Türk Profesör Behram Kurşunlu’yu pek azımız tanıyoruz maalesef. Bu bilim insanımızı Trabzon’un bir değeri olarak tanıtmamız gerekmez mi? Bu topraklardan eskiden olduğu gibi günümüzde de dünya ölçeğinde bilim insanı yetişmekte. Son yıllarda bilim alanında başarı örneğimiz olarak 175 yıldır fizik biliminin çözemediği sırrı çözen Harvard Üniversitesinde doktora öğrencisi Trabzonlu ve Trabzon fen lisesi mezunu Türk Fizikçi Furkan Öztürk’ü gösterebiliriz. En azından bu iki bilim adamımız Trabzon tanıtımında telli peynir kadar yer almayı hak etmiyor mu?
Spor, siyaset ve diğer pek çok alanda Trabzon’un yetiştirdiği insanları sayamıyorum bile. Trabzon’u bütün yönleriyle ele almamıza sayfalar yetmez. Bırakın bir şehir ölçeğini orta ölçekli bir ülkenin insan kaynağı ihtiyacını karşılayabilecek bir potansiyeli olan Trabzon’u tanıtım günlerinde kuymakla peştamal arasına sıkıştırmak haksızlıktır, vizyonsuzluktur. Doğru ve tutarlı bir tanıtım gençlerimiz üzerinde de olumlu etki yaratacaktır. İdol olarak zihinlerine kurtlar vadisi dizisinin abuk sabuk karakterleri empoze edilen, tarihlerini Muhteşem Yüzyıl, Kuruluş Osman gibi Brezilya kırması dizilerden, hayatta başarılı olmanın yolunu kültürel yapımızın altına konulmuş dinamit misali ahlak ve medeniyet düşmanı dizilerden öğrenen gençlerimiz sahip oldukları öz değerlerini öğrendikçe kendilerini tanıyacak ve yaşamlarını şekillendirecek doğru vizyonu geliştireceklerdir.
Fakat maalesef Trabzon günleri gibi etkinliklerde görülen yüzeysellik tehlikeli derecede vizyonsuzluk içeriyor. Bu gibi etkinlikleri yapan ve yaptıran kişi ve kurumlar maalesef Trabzon’un büyüklüğü, etkinliği ve enginliği yanında çok yetersiz kalıyor. Bu işler bir araya toplanıp kuymak yiyip dağılmakla olmaz.