İnsanın yaradılışından itibaren içinde bulunduğumuz bilgi ve teknoloji çağına kadar önemini ve konumunu kaybetmeyen değer saygıdır. Saygı kavramı bizler tarafından farklı şekilde ele alınmakla birlikte genel olarak bakıldığında saygı; değeri, üstünlüğü, faydası, kutsallığı vb. gibi nedenleri ile herhangi bir kimseye ya da bir şeye karşı dikkatli ve ölçülü davranmaya yol açan tutum ile başkalarını rahatsız etmekten çekinme duygusunu kapsamaktadır.
Esasında saygının özünde hürmet etme vardır. Duygu ya da eylem, doğuştan ya da sonradan hangisi olursa olsun, saygı birkaç özelliğin hatta belki de bütün özelliklerin toplamıdır. Saygının bu çok boyutluluğu ona tek bir açıdan bakmayı da güçleştirmektedir. Bizim medeniyet anlayışımıza göre ise saygı insanın kendi kişiliği ile başkalarının kişiliği arasındaki sınırı bilip, o sınırı aşmaması; kendi aleyhine dahi olsa başkasının hakkına, hukukuna riayet etmesidir. Görüldüğü gibi, hak ve hukuk saygının başka boyutlarıdır. Hakların en önemlisi yaşama hakkından dolayı birey saygı görmeye layıktır…
Dünyamızda milyarlarca insan var, kimileri iyiliği kendine prensip edinmiş ve kimileri de kötülüğü. Anladığınız üzere dünya, iyiler ve kötüler diye ayrılmakta. Bu iki oluşum içinde binlerce unsur var ve bu unsurlardan en önemli olanı ise saygı kavramıdır. Saygı güzeldir, insanın insana saygılı olması bütün kötülüklere duvar olur çünkü kötülüğü besleyen ve kötülüğe can damarı olan en önemli kavram saygısızlıktır.
Saygı varsa, huzur vardır ve saygı varsa, sevgi vardır; çünkü saygı bütün kapıları açar. Evliliklerde, arkadaşlıklarda, kurumlarda her zaman saygı ön planda olmalıdır, eğer ön planda değilse orada muhakkak karmaşa, tartışma ve kavga vardır. Böyle olunca da düzensizlik ortaya çıkar, düzen kaybolur ve herkes kendi düzenini kurmaya çalışır. Eşler arasında olmayan saygı, sevgiyi ve huzuru bitirir mesela veya devlet-özel kurumlardaki olmayan saygı ise kurumların çökmesine ve hatta yıkılmasına mahal verir.
Saygı sadece insanlara veya kurumlara değildir, hayvanlara saygılı olmak da güzeldir. Doğaya ve tabiata da saygı aslında insanın kendine karşı olan vazifesidir.
İnsan oğlu olarak bizler var olabilmek ve huzuru yakalayabilmek için birlikte yaşamak zorundayız. Birlikte yaşayan insanların da doğal olarak bu birlikteliği sürdürebilmesi için birbirine dikkatli ve ölçülü davranmaları gerekmektedir. Evrensel etik ilkeler içerisinde yer alan saygı bu nedenle insanlar için önem arz eden bir konudur. İnsanların birbirine ölçülü ve dikkatli davranmaları onların yaşam alanına değer vermelerinin önemli göstergelerinden biridir. Ancak son zamanlarda bu değerin insanlar arası ilişkilerde göz ardı edilmesi, insanların yaşam alanlarında sıkıntıya yol açmaktadır. Oysa insanların yaşam alanları içerisinde birbirine karşı eylem ve tutumlarında, sınırlarını bilmeleri, onların daha verimli bir hayat sürmelerin vesile olabilir.
Esasında toplumsal yaşamın temelinde yer alan altın bir kural haline gelmesi beklenen, “Sana nasıl davranılmasını istiyorsan sen de başkalarına o şekilde davran.” sözünün özüne inmek gerekmektedir. Bunun için de vicdanının sesini dinleyen insanların yetiştirilmesine ihtiyaç vardır. Birlikte yaşam mücadelesi verilen ortak alanlarda yaşamın gereği olarak insanların sınırlarını bilmeleri ve birbirine saygılı olmaları gerekmektedir. Nitekim insan olma konusunda temel bir değer olan saygı, insanlarda bir farkındalık oluşturmak amacı ile farklı boyutlar temelinde literatür ışığında tartışılmıştır.
Saygının olmadığı yerde ne para ne makam ne bilim nede teknoloji ve de silah gücü huzur vermez. Başarının, mutluluğun, sevginin ve huzurun kaynağı da saygıdır. Saygıyla kalın.