Hayal etmek, görmediğimiz, dokunmadığımız ama ettiğimiz şeylerin zihnimizde canlanmasıdır. Aslında hayal, umudun resmini çizmektir. Ancak ne yazık ki çoğu insan çocukluğundan itibaren hayal kurmamayı öğütlenir. “Ayağını yere bas, hayal dünyasında yaşama” gibi sözlerle hayallerimizin önü kesilir.

Oysa hayaller, hayatın taslaklarıdır. Çocukların hayal dünyası ise bambaşkadır. Masumiyet dolu düşleri, geleceğin şekillendiği tohumlar gibidir. Ama işte tam da bu yüzden, hayal kurmak zaman zaman “çocuksu” olarak görülür. Oysa hayaller, insanları harekete geçiren en büyük motivasyon kaynaklarından biridir.

Eğer hayallerimiz olmasaydı, uçmayı başarmak ya da yıldızlara ulaşmak mümkün olabilir miydi? Hayalleri gerçek kılan azim ve çalışmaktır. Ama gerçekleri mümkün kılan ise önce onların hayal edilmiş olmasıdır. Albert Einstein’ın dediği gibi, "Mantık sizi A noktasından B noktasına götürür. Hayal gücü ise her yere." Bu nedenle hayal gücümüz, üretici zekânın anahtarıdır. Geçmişe baktığımızda hayal gücü ve merakın birleştiği anlarda insanlığın inanılmaz başarılara imza attığını görürüz. Gökyüzünü inceleyen Wright kardeşlerin kuşlardan ilham alarak uçağı icat etmesi ya da Osmanlı döneminde “Tahtelbahir” adı verilen ilk denizaltının tasarlanması, hep hayallerin ürünüdür.

Bugün günümüzde bilim teknik sanat tarım üretim ve kültür alanındaki ARGE ve inovasyon çalışmaları insanları toplumları ve devletleri güce kavuşturmaktadır. İlerleme değişim ve dönüşüm için ARGE ve inovasyonun önemi tartışılmaz. Araştırma, geliştirme ve inovasyon içinde hayal önemli bir etkendir, tarih bunun örnekleriyle doludur.

Arabaların gelişimi de bir hayal zincirine dayanır. On üçüncü yüzyılda Roger Bacon’ın kendi kendine hareket edebilen bir araç fikrini hayal etmesi, Leonardo da Vinci’nin bunu çizimlerine aktarması, buhar gücüyle çalışan ilk arabaların yapılmasına kadar uzanır. Günümüz teknolojisinin temelleri, aslında bu hayallerin peşinden koşan insanların eseridir. Hayal etmek, yalnızca bireyler için değil, toplumlar için de vazgeçilmezdir. Günümüz teknolojisi, mağara duvarlarına resim yapan atalarımızın hayal gücüyle başladı. Bugün uzayı keşfetmekten yapay zekâ geliştirmeye kadar her alanda ilerlememiz, insanların hayal kurmaya devam etmesinin sonucudur.

Bilim insanları, üretici zekâ ve merak duygusuyla bilinmeyenleri araştırarak dünyayı değiştirdi. Ancak hayal gücü yalnızca bilim ve teknolojiyle sınırlı değil; hayaller, bireyin kendi yaşamında da bir rehberdir. Kendi sınırlarımızı aşmamız için bize ilham verir.

Hayal kurmanın sınırsız özgürlüğü, bizi üretici çözümlere götürebilir. Ama bunun yanında, hayalperestlikten uzak durmak da önemli. Gerçekleşmesi mümkün olmayan hayaller peşinde koşmak, insanı hayal kırıklığına sürükleyebilir. Bu yüzden hayal kurarken gerçekçilikten kopmamak gerekir. Hayal gücümüzle kendimizi motive ederken, somut adımlarla ilerlemek en doğru yoldur.

Hayallerimizi gerçekleştirmek için azimle çalışmalı, ama hayal kurarken bir çocuk gibi masum ve özgür olmalıyız. Çünkü hayaller, insanı hayatta tutan en güçlü umuttur. Ve unutmayalım, hayallerimiz ne kadar büyükse, potansiyelimiz de o kadar büyüktür.

Hayal et, çünkü hayal gücün kadar varsın.