İnsanın kendini arayışı, sona ermiş bir yolculuk değil; sürekli yenilenen, içsel ve dinamik bir süreçtir. Bu arayış, kendini ve çevresindeki dünyayı anlamlandırma çabası olarak yaşam boyu süren bir serüvendir. İlk insanla başlayan bu kendini bilme çabası, gelecekte de yeni anlamlar kazanarak devam edecek. Her bireyin sessizce oturup kendisine şu soruyu sorması gerekir: “Ben kimim?”

Çoğu zaman kendimizi tanıdığımızı düşünürüz, ancak dış dünyanın etkisi altında kendimize yabancılaşırız. Özellikle modern dünyanın koşuşturması içinde, bizi biz yapan değerler ve duygular baskı altında kalır. Vicdanımızı, umutlarımızı ve hayallerimizi örseleyen eylemlerle, anlamını yitirmiş ilişkilerle karşı karşıya geliriz. Böylesi karmaşık ve yorucu bir ortamda, kendimizi yeniden tanımak, içsel huzuru yakalamak için bir kaçış noktası ararız. İşte bu anlarda, ben doğaya sığınırım.

Toprakla, rüzgarla, yağmurla baş başa kaldığım anlarda adeta yeniden doğarım. Köyüme gidip bir semaver çayı eşliğinde toprak kokusunu içime çekmek, doğanın sakinliğinde kendimi dinlemek bana huzur verir. O anlarda semaverin dumanı, günlük yaşamın karmaşasını, stresimi önüne katıp uzaklara götürür. Kendimi daha net görebilir, düşüncelerimi daha açık bir şekilde değerlendirebilirim. Doğayla baş başa kalmak, aslında kendine vakit ayırmanın ve kendini tanımanın en basit ama en etkili yoludur.

Geçenlerde, kendime yine böyle bir gün ayırdım. Yürüdüm, düşündüm, insanlara gülümsedim, selam verdim, günü değerlendirdim. Tüm bu küçük anlarda kendimi daha iyi tanıma fırsatı buluyorum. Kendini tanımak, aslında yalnızca bireysel bir arayış değil; çevremize, kültürümüze, medeniyetimize, sevdiklerimize ve yaşadığımız topluma katkı sunmanın da bir yoludur. İyi bir insan, kendini tanıyan insandır. Görevlerini, sorumluluklarını bilen, çevresine değer katabilen bir birey, başkalarına da örnek olur. İnsanın kendiyle baş başa kalması, kendi derinliklerine yolculuk yapması hem bireysel hem toplumsal olarak sağlıklı bir yaşamın anahtarıdır. Kendimize vakit ayırmak ve cevaplarını aradığımız sorulara odaklanmak, sadece içsel huzurumuzu sağlamakla kalmaz, çevremize de ilham verir. İyiye, güzele, faydalıya ulaşmak için önce kendimizi tanımalıyız. Kendini tanıyan işini, gücünü, kentini, milletini ve insana yakışanı bilir.

Son olarak, üstat İbrahim Hakkı Gündoğdu’nun şu sözleriyle bitireyim: “Ben benim yalnızlığıma nice düşler yüklemişim... Yalnızlığım öptü beni, hiç de yalnız değilmişim...” Şiddetin ve savaşların olmadığı herkesin kendini tanıyıp bildiği bir dünya dileklerimle.