Monarşi, mutlakıyet, bir kişinin yönetimi; rengi, kişiliği, despotluğu ya da insani erdemleridir.

Bir kişinin gücü, insanların, kadroların ve orduların üzerindeki etkisi; sözünün yapılırlığı ya da yerine getirilişi; sözü dinlenilir adam oluşudur: Ne kadar korkulursa, ne kadar kötülük yaparsa, o kadar etkili olur, dirayetli olur, tek adam olur, mutlak adam olur, hükmeden olur.

Adalet tek adama bağlıdır, sevgi, saygı, hoşgörü iki dudağı arasındadır.

Yargı Tanrı adınadır, karar Tanrı adına verilir. “Doğru mutlaktır, hak mutlaktır ve gökseldir.”

Yönetende yanlış olmaz, o, Tanrı’nın yeryüzü gölgesi, halifesidir. Tanrı’da yanlış olursa onda da olur. Tanrı adına “parmak kesilir ve o parmak acımaz.”

Halk reayadır, reaya sürü; mutlak yönetici ne kadar izin verirse reayanın karnı o kadar doyar. Padişah sarayda, haremde yüzlerce cariye ve hizmetkarı ile atlas perdelerle kaplı pencerelerin çevrelediği ipek yastıklı, ipek yorganlı ve çarşaflı yataklara sarılı yaşar, sonra da “ben çobanım” der. Özel eğitim alan, özel mutfaklarda, özel aşçılarla, özel yemeklerle beslenen-doğruysa- bir çoban olur!

Cumhuriyet, “mutlak yöneticiden, Tanrısal mutlak yönetimi alıp” CUMHUR’A, yani HALKA teslim etmektir. Cumhuriyet, “egemenliği kayıtsız ve şartsız millete” vermektir. Kendisi için karar alma hakkına sahip olmaktır, kendi eliyle, kendi göbeğini kesmektir, kendi kaderini kendi çizmektir.

Cumhuriyet Mondros’u, Sevr’i imzalamamak, Mondros’a, Sevr’e imza atanları düşman bilmek bellemektir. Cumhuriyet, Mudanya Mütarekesi’yle Misak-ı Milli’yi vatan görmek, sınırlarını saptamaktır. Cumhuriyet, bu sınırları Lozan’la tüm dünyaya kabul ettirmektir.

Cumhuriyet, reayadan-sürülükten kurtulmak, bağımsız, özgür “vatandaş” olmak, insanca yaşamak, toplum içerisinde bireysel sorumlulukları üstlenmek ve cumhuriyetin bir parçası olduğu bilincine yükselmektir.

Cumhuriyet sağlıktır; yüzyıldır süren rahatsızlıkların tedavisi, veba, kolera, verem, zehirli sıtma, çiçek, kızıl ve kızamık gibi salgınların ve çocuk ölümlerinin durdurulması; alınan önlemlerle, yapılan yatırımlarla kaliteli, nitelikli beslenmeyle toplumun sağlıklı kılınmasıdır.

Cumhuriyet açlığı, yokluğu, yoksulluğu yenmektir; halkın ayağını, sırtını giydirmektir. Şeker pancarı yetiştirmek, şeker fabrikalarını kurmak, küspesiyle hayvancılığı geliştirmektir. Pamuk üretmek, dokuma sanayisini Sümerbank’la üst düzeyde üretime sokmaktır. Ayakkabı Fabrikasıyla çarıktan kurtulmaktır.

Cumhuriyet akılcı olmaktır; bilimi rehber kılmak, teknolojiyi, sanayiyi çağdaş boyuta taşımaktır. On beş yılda kırk beş fabrika kurmak, bankalarla-şirketlerle ekonomiyi güçlendirmek, Türkiye’nin yeraltı ve yerüstü kaynaklarını harekete geçirmek, yoksul halka yeni iş-aş alanları yaratmaktır.

Cumhuriyet, eğitimdir, bilgidir, düşüncedir, Cumhuriyet insani erdemlerdir. Çağdaşlığın kapısını okulla, okur-yazarlıkla açmaktır. Bir uçtan bir uca ülkeyi ilkokul, ortaokul, lise, meslek liseleri, üniversitelerle doldurmak, insanını çağdaş akılla, çağdaş bilgiyle, çağdaş düşünceyle yücelmesini sağlamaktır; kulluktan, kölelikten kurtarmak, bireysel ve toplumsal özgürlüğün doruklarına çıkarmaktır. Cumhuriyet, yurttaşına her türlü olanağı sunmaktır. Çağdaşlık, akıldır, bilimdir, teknoloji, sanayidir.

Cumhuriyet, yoldur, köprüdür, barajdır; hava alanı, limandır. Cumhuriyet, elde olanaklar varken, başka ülkelere boyun bükmemektir. Ürettikleriyle finanse ederek borçlanmamak, fabrika yapan fabrikalar kurmaktır. İkinci Dünya Savaşına rağmen kuruluşuna 1937’de başlanan Karabük Demir Çelik Fabrikasını tamamlama başarısını göstermektir.

Cumhuriyet, tüm yokluk ve yoksulluklara karşın raylı taşımacılığı ön pılana çıkararak Anadolu’yu bir baştan bir başa demiryollarıyla donatmaktır; Anadolu’ya uçak fabrikaları kurmaktır.

1 Kasım 1937’de Atatürk diyordu ki, “Bu yıl içinde denizaltı gemilerimizi ülkemizde yapmayı başardık… Hava Kuvvetlerimiz için yapılmış olan üç yıllık program, büyük milletimizin yakın ve bilinçli ilgisiyle şimdiden başarılmış sayılabilir. Bundan sonrası için bütün uçaklarımızın ve motorlarının ülkemizde yapılması ve savaş sanayimizin bu temele göre geliştirilmesi gerekir.”

Kayseri ve Eskişehir Uçak ve onarım Fabrikaları, Cumhuriyete rağmen Amerika’nın sattığı çok sayıda uçakla kapatıldılar. Bu kararı alıp uygulayanlar Cumhuriyete en büyük ihaneti yapanlardır. Cumhuriyet için uçak o kadar önemliydi ki, ilk yıllarında 30 Ağustos, “Zafer ve Tayyare Bayramı” olarak kutlanıyordu. Cumhuriyet, bugün bir rüya gibi gelen uçak fabrikalarını kurmaktır da…

Cumhuriyet Atatürk’tür, Atatürk’ün izinden gitmektir. Cumhuriyet Atatürk’çe düşünmek, nefes almak, Atatürk’çe yaşamaktır. Aklı, bilimi yol gösterici kabul etmektir. Cumhuriyet salt milleti, bağımsızlığı, özgürlüğü, insanca yaşamayı, hakkı, hukuku, adaleti düşünmek ve yaşamaktır.

Sevgiyle, esenlikle kalınız…