Çay günlük hayatımızın bir parçası, her yerde her mekanda aranan ürün. Daha doğrusu güzelliğe güzellik katan bir olgu...
Gel gelelim neden çayı yazma gereği duydum?
Karadeniz’imizde irili ufaklı iki yüz tane çay fabrikamız var. Her sene tarım bakanlığı tarafından bütün fabrikalar denetlenir.
Sağlık acısından çayın hijyenik oluşu yanında kalitesi de incelenir.
İncelenir de!
Bir konu var ki…!
İnsan değinmeden yapamıyor. İmalat aşamasında çaydaki yabancı maddeleri ayıran, nemi kontrol eden ve diğer işlemleri yapan bir mekanizma var ki!
Oda yalnızca bir fabrikada mevcut... Olacak iş midir? Desek de oluyor işte.
Yani koca fabrikalara bunca yatırım yapmışlar. Atık maddeleri ayıklama ve arıtma kurulumunu yapmışlar.
Öncelikle GÜR Çayda bulunan bu kurulumdan başka sadece bir de Lipton Çayda bu sistem var.
Neyi içiyoruz? Bilmeden neyi tüketiyoruz?
Bunca çay fabrikası var. Bu arıtma demek ki yüzde doksanında yok!
Bu noktada Tarım Bakanlığına düşen görevler var. Sanayi Bakanlığının da gözünden bu ince konu gözden kaçmış olabilir. Devletin yapacağı bir şeylerin de olması gerekir diye düşünürüm.
Ne de olsa sağlık konusudur. Anayasada yazdığı gibi devlet, vatandaşının din, sağlık ve eğitimini güvence altına almakla yükümlüdür.