Biz Müslüman Türk milleti olarak, barışın, kardeşliğin ve de tüm mazlum ve mağdur milletlerin, halklarının korunması ve kollanmasının teminatı bir milletiz.
Biz haksızlığın, zalimliğin ve de adaletsizliğin karşısında, haktan hakikatten ve de insanlık erdemliğinden yanayız.
Elbette geçmişimiz bu misyonumuzun bir teminatıdır.
Dünyanın neresinde ezilmiş, horlanmış, haksızlığa uğramış, şiddete maruz kalmış bir millet, bir halk, bir devlet varsa, bu necip milletin orduları, caydırıcı güçleri, derin devlet aklı hep onlara yardıma koşmuşlardır.
Bizim damarlarımızda akan asil kan ve inancımız, bize bu misyonu yüklemiştir.
Geçmiş tarihimizde bu misyonumuzun örnekleri fazlasıyla doludur.
Tarihimizi iyi inceleyen ve araştıranlar bu tarihi gerçekleri fazlasıyla görürler.
Günümüze baktığımızda, Ortadoğu’da bir çıbanbaşı olan İsrail’in zalimliğini, yaptığı katliamları, işlediği insanlık suçlarını adeta her gün yaşıyor ve tüm dünya olarak seyrediyoruz.
Bizim ecdadımız geçmişte, gücü ve kuvveti ile Fransa’da icat edilen dans denilen oyun için sadece; derhal bu rezalete son verin, fermanı o dansın kaldırılmasına yetmişti.
Evet, bu gücü ecdadımız, üstün güç, cesareti ve imanından alarak, bu sorumluluğunu yerine getiriyordu.
Şu anda geldiğimiz nokta itibarı ile baktığımızda, güçlü bir ordumuz, cesur bir liderimiz ve inançlı bir millete sahibiz.
En büyük sermayemizde budur.
Çağrıldığı zaman, kaçan değil ben de varım diyerek nereye, sormayan ve bu çağrının gereğini yerine getiren, çok şükür bir milletimiz vardır.
Son günlerde, Sayın Devlet Bahçeli’nin açıklamaları ve arkasından onun açıklamalarına verilen destek de hep beraber bu milletin en güçlü duygulardır.
Bu millet, çok ufak istisnaları yanında, çoğunlukla bu duyguları taşımaktadır.
Bu günlerde, etrafımız adeta ateş çemberi ile çevrilmiş durumdadır.
Düşmanımız tektir, tek bir millettir, tek bir güçtür.
Biz bu gücün karşısında, elbette 80 milyon Türkiye olarak ayağa kalkıp, durun diyebilecek bir inanca ve cesarete sahip bir milletiz.
Ancak; dünyaya ve etrafımıza baktığımızda, Rabbimiz bize; yani tüm dünya Müslümanlarına, Allah’ın ipine topyekun sarılın, tefrikaya düşmeyin, bölünür, parçalanır dağılırsınız, böylece gücünüz yok olur.
Rabbimiz bize, düşmanının silahından daha üstün bir silah yapın, bu güce sahip olun, emrini biz tamamen ihmal etmiş, sadece kendimizi avutmuşuz.
Yıllar önce rahmetli Erbakan hocamız, önce ahlak ve maneviyat, sonra ağır sanayi, top, füze, uçak, tank dediği zaman karşısındaki bedbahtlar onunla alay etmediler mi?
İşte bu gerçeklerden hareketle, çok akıllı ve aklıselim hareket etmeliyiz.
Bizim inancımız, cesaretimiz yanında, üstün silah gücümüzü de tamamlamamız lâzım.
Son yirmi senedir, bu gücümüzü oluşturma yolunda, çok büyük gayret ve çalışma ile bu yolda büyük mesafeler kat ettik.
İsrail yıllardan beri bir milleti, çoluk çocuk, yaşlı, kadın ve hasta demeden, soykırıma tabi tutmuş, bu zalimliğini sürdürmeye devam ediyor.
Filistin halkı tamamen yok edilmeye ve Filistin yeryüzünden silinmeye çalışılıyor.
Bunun tek müsebbibi Amerika’dır.
Zalim emperyalist Amerika tarihinde hep bu misyonla hareket etmiştir.
Bu zalimlerden, barış, adalet ve insanlık erdemi davranışlar beklemek beyhude bekleyişlerdir.
Çünkü; bunlar yer yüzünün firavunlarıdır.
Dünya bu vahşeti, bu zulmü sadece seyrediyor.
Ortadoğu Müslüman coğrafyasındaki Müslüman devletlerin liderlerinin, şu anda kınamadan başka bir hareketleri olmuyor, olmaz da.
Hepsi kendi tahtlarını ve kendi geleceklerinden başka bir şey düşünmüyorlar.
Türkiye Cumhuriyeti devleti, şu anda aklıselim, akıllı ve de tüm tedbirlerini almalıdır.
Hiç bir zaman, aklının önüne hırslarını ve intikam duygularını alarak hareket etmemelidir.
Devletimizin şu anda izlediği devlet aklı yerinde ve makul olandır.
Kimsenin dolduruşlarına gelmeden, bazı aşamaları geçmemiz şarttır.
Dünya Türk ve Müslüman âleminin askeri birliği oluşturulmadan ve ya Türkiye’ye bu destek verilmeden hareket edilmemelidir.
Amerika’nın en büyük savaş gemilerinin Akdeniz’de demirlenmesi, iki milyon Gazze ve Hamas’ın askeri gücünün kırılması değil, tüm Ortadoğu ve Türkiye ile ilgili düşüncelerinin gerçekleştirilmesi için olduğunu unutmamalıyız.
Emperyalistlerin ve zalimlerin desteğini arkasına alan korkak ve bir o kadar da insanlık duygularını yitirmiş İsrail, yapacaklarının en ağırını, en korkuncunu, en zalimcesini, çoluk, çocuk, yaşlı, kadın demeden katlederek zaten yaptı.
Elbette bu yapılanlar onların yanına kâr kalmayacaktır.
Her zalimliğin bir bedeli olacaktır.
Türkiye olarak, biz aklıselimle, akıllı ve tüm tedbirlerimizi alarak, yolumuza devam etmeliyiz.
Türkiye, bu zalimlere karşı yıllarca yaptığı çalışmaları, üstün silah gücü gayretlerini, dolduruşa gelerek asla heba etmemeli.
Her şeyin bir vakti, zamanı vardır.
Vakit ve zaman bizim en büyük kazancımız ve de kazanımımız olacaktır.
Türkiye olarak, tüm dünya, Türk ve Müslüman âlemini bu mezalime karşı birlik ve beraberliğe davet edip bu yolda mesafe almaya gayret etmeliyiz.
Rabbim bu yolda gayret edenlerin yar ve yardımcısı olsun.