Merih Demiral'ın yaptığı Bozkurt işareti son zamanlarda Türkiye'de ve uluslararası alanda önemli tartışmalara yol açtı. Bu işaret, Türk milliyetçiliği ve Türkçülük ideolojisiyle ilişkilendirilmiştir. Kimileri bu işareti milliyetçi bir sembol olarak görürken, kimileri ise ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı bulmaktadır.

Merih Demiral'ın bu işareti yapması, medyada geniş yankı uyandırdı ve çeşitli görüşler ortaya çıktı. Bazıları işaretin spor ve kişisel tercih özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini savunurken, diğerleri ise politik sembollerin spor alanında kullanılmasının tartışmalı olduğunu düşünüyor.

Bu tür sembollerin spor etkinliklerinde kullanılması, genellikle siyasi ve ideolojik tartışmalara neden olabilir ve sporun birleştirici özelliklerini zedeleyebilir diyenlerinde sesi kesilmiyor!

  

Öte yandan, sporcuların kişisel ifade özgürlüğüne saygı duyulması gerektiği düşünülerek, bu tür durumların nasıl ele alınması gerektiği konusunda farklı görüşler bulunmaktadır.

  

Bütün bunlara rağmen “Bozkurt” kelimesinin Türk kültür tarihi açısından çok önemli bir değeri vardır. Bozkurt, mertliğin, çevikliğin, yiğitliğin, asla taklitçi olmamanın ve yenilmezlik ile özgürlüğün sembolü olarak asırlarca Türkler tarafından kullanılagelmiş mitolojik bir semboldür. Bilinen en az beş bin yıllık Türk tarihinin hemen her döneminde varlığını devam ettirmiş ancak asla Türkler tarafından başka milletlerin yaptığı gibi “totem”  olarak kullanılmamıştır. Çünkü Türklerde tarihin hiç bir döneminde putçuluk ve puta tapıcılık görülmemiştir.

  

Bu endişe ile zaman zaman siyasi saiklerle hareket eden bazı aşırı grupların bu kültür ögemize karşı durdukları görülmüşse de, bu gün, UEFA’nın haksız ve hadsiz tutumuna karşı ilk tepkiyi en yüksek perdeden koyan da bu çevreler olmuştur.

  

Bozkurt tarihteki birleştirici rolünü bir kez daha göstermiş ve başta Türkiye olmak üzere 500 milyonluk Türk dünyasında heyecan, 8 milyarlık dünya insanları arasında da merak uyandırmıştır.

  

Demek ki Atatürk 1927 yılında bastırdığı kağıt paraların üzerine boşuna Bozkurt resmi koydurmamıştı. İngiliz yazar Lord Kinross yazdığı eserin adını “Bozkurt Mustafa Kemal” koyarken bir bildiği vardı. Atatürk genç izcilere boşuna “yavru kurtlar” adını vermemişti. Nazım Hikmet bile Atatürk için “Sarışın bir kurt” ifadesini kullanırken tarihimizden habersiz değildi. Atilla İlhan eserine, “o sarışın kurt” ismini koyarken, Halide Edip eserine “dağa çıkan kurt” ismini bilinçli olarak vermişti. Hala bazı çevrelerce Türk olmak ya da Türk’üm demek MHP’li olmak zannedildiği için Türklüğe ve onun sembolü Bozkurt sembolüne karşı çıkılmaktadır.

  

Halbuki 1990 yılından önce MHP’lilerin ve ülkücülerin Bozkurt diye bir sembolleri yoktu. Karşılıklı tokalaşırken, serçe parmaklarının iç içe geçtiği sert bir toka ülkücülerin en önemli yaklaşımıydı. 1991 yılında Rahmetli Başbuğumuzun Bakü’de Ebulfez Elçibey ile katıldığı mitingde ilk kez yapılan Bozkurt işareti oradan Türkiye ye taşındı ve Ülkücü camia tarafından sahiplenilerek yeniden Türk kültür hayatına kazandırıldı. Bu sembol MHP ve Ülkücüler tarafından îcâd edilen bir figür değil, binlerce yıldan beri var olan, ancak ülkemizde 1950’li yıllardan sonra unutulan ya da unutturulan bir kültür varlığının sahiplenilip unutulmaması sağlanan tarihi milli bir değerimizdir.

  

Merih Demiral’ın bu hareketi, Avusturya galibiyetinin ardından yapmasından sonra Türkiye de hemen her kesimin bu sembole sahip çıkması köklerine ne kadar bağlı bir millet olduğumuzu ortaya koyması bakımından çok değerli olmuştur.

  

Ve yine Ebulfeyz Elçibeyin, 1992 tarihinde Ankara da Anıtkabir ziyaretinde şeref defterine yazdığı bir söz vardır. “ Mustafa Kemal’in askerleriyiz”  Bu ifadeye de sözde CHP’ye karşı olanlar tavır koymaktadırlar. Genellikle bu sözü sol cenah mensupları kullandığı için karşı çıkılmaktadır. Halbuki bu sözünde CHP ile ilgisi yoktur ve bu söz de Ebulfeyz Elçibeyin sözüdür.

  

Tarihimizde sadece Bozkurt değil aynı zamanda “Geyik” te önemli bir semboldür. Ana olmanın, sahip olmanın sevginin sembolü. Türk kurganlarında Bozkurtlu heykeller yanında çoğu zaman geyik kalıntılarının da bulunması ve hatta Ankara’nın sembolü olan “Hitit Güneşi” heykelinde üç tane geyik figürünün olması da bundan dolayıdır. Türk kültüründe Kurt gökyüzünü, sonsuzluğu, geyik ise, sevgiyi, analığı, muhabbeti(geyik muhabbeti) temsil eder.

   

Bir futbolcumuzun sevincini ifade etmesi için, içinden gelen bir duygu ile bozkurt işareti yapması dünyayı şaşkına çevirmiş ve bir tarafta bütün dünya, bir tarafta Bozkurt karşı karşıya kalmıştır, ne ilginç!

  

Ne diyelim, Türk milleti uyandı artık. Sağcısıyla, solcusuyla, ülkücüsü ve islamcısı ile geliyoruz. Durdurana aşk olsun.

  

Sonuç olarak, Merih Demiral'ın Bozkurt işaretini yapması, Türkiye'de ve spor dünyasında derin tartışmaları beraberinde getirmiştir ve bu tür sembollerin nasıl yorumlanması gerektiği konusunda toplumsal bir tartışma başlatmıştır.

  

Bütün bu tartışmaların ardından Hollanda maçını kaybettik belki ama bütün dünya da Bozkurtu tanımış oldu.

Bu da çok muhteşem kültürel bir kazanımdır.