Trabzon, Karadeniz Bölgesi’nde tarihi ve coğrafi konumu itibarıyla her zaman önemini korumuş bir şehirdir. Şehrin kalkınması, yalnızca ekonomik büyüme değil; aynı zamanda sosyal, kültürel ve çevresel gelişimi de kapsamaktadır. Bu bağlamda Trabzon’un kalkınması için çeşitli stratejileri bir arada uygulamak gerekir.
   Trabzon, zengin bir kültürel mirasa sahiptir. Sümela Manastırı, Ayasofya (Trabzon), Uzungöl gibi turistik cazibe merkezleri, her yıl binlerce ziyaretçi çekmektedir. Bu potansiyeli daha etkin kullanmak için altyapı çalışmaları, konaklama imkanlarının iyileştirilmesi ve turistik tanıtım faaliyetleri artırılmalıdır. Özellikle kültür turizminin yanında gastronomi turizmi (Karadeniz mutfağının tanıtılması) ve ekoturizm alanlarında tanıtım kampanyaları düzenlenmelidir.
Trabzon, liman kenti olması sebebiyle uluslararası ticarette potansiyel teşkil eden bir konumdadır. Lojistik üslerin ve depolama tesislerinin modernizasyonu, hava kargo kapasitesinin geliştirilmesi, karayolu bağlantılarının iyileştirilmesi ve demiryolu projelerinin hayata geçirilmesi (örneğin Erzincan-Trabzon demiryolu projesi) şehrin ticaret hacmini artırabilir. Ama ne yazık ki bu proje yıllardan beri siyasi bir söylem olmaktan ileri gidemedi. Seçimlerde söz verip, sözünü yerine getirmeyenleri ve şehri yıllardan beri “demiryolu, ha geldi, ha gelecek” diye oyalayanları bu millet unutmaz!
   Karadeniz Bölgesi’nde çay, fındık ve mısır gibi tarımsal ürünlerin yanı sıra deniz ürünleri de ekonominin önemli bir parçasıdır. Tarımsal üretimde verimliliğin artırılması, organik tarım uygulamalarına ve sürdürülebilir su ürünleri yetiştiriciliğine odaklanma, yerel üreticilere eğitim ve maddi destek sağlanması gibi adımlar atılmalıdır. Ayrıca, Ar-Ge ve inovasyon destekleriyle yeni ürünlerin pazarlanması da önemlidir. Gereksiz ve üretime hiç bir katkısı olmayan “doğrudan tarım destekleri” uygulamadan kaldırılıp, ürün bazlı destekleme ile tarımdan uzaklaşan insanlarımız yeniden tarım alanlarına döndürülmelidir.
   Trabzon’daki üniversitelerin, örneğin Karadeniz Teknik Üniversitesi ve Trabzon Üniversitesinin sanayi ile iş birliği yaparak yerel girişimleri desteklemesi, inovasyon ekosisteminin gelişmesine yol açabilir. Akademik çalışmaların somut projelere dönüşmesi, şehrin kalkınmasında etkili olacaktır. Bu iş birliklerinin desteklenmesi için kamu ve özel sektör hibeleri artırılmalıdır.
Trabzon’un doğal güzelliklerinin korunması, kalkınma stratejisinin merkezinde yer almalıdır. Dere yataklarının düzenlenmesi, atık yönetimi, yenilenebilir enerji kaynaklarının devreye alınması ve sürdürülebilir turizm anlayışı, uzun vadeli kalkınmanın güvencesi olacaktır.
   Trabzon’un kalkınması için çok boyutlu bir yaklaşım şarttır. Turizm, lojistik, tarım, balıkçılık ve eğitim alanlarının beraber geliştirilmesi, altyapı projelerinin hızlandırılması ve çevre dostu uygulamaların yaygınlaştırılması, şehrin kalkınma potansiyelini ortaya çıkarabilir. Önemli olan, şehir kimliğini koruyarak ve doğaya saygılı projeler geliştirerek sürdürülebilir bir büyüme sağlamaktır.
Seçimden seçime gündeme getirilen ve henüz seçim yatırımı olmaktan ileriye gidemeyen; “Güney Çevre Yolu ve Erzincan-Trabzon Demiryolu” projelerinin gerçek anlamda finansmanlarının sağlanarak uygulamaya konulmasının artık zamanı çoktan gelmiştir. Şehrimizin siyasi ve sivil toplum dinamiklerinin bu amaç için ortak hedef belirlemeleri ve bunun gerçekleşmesi için samimi olarak çalışmaları en tabii beklentimizdir,
   Şunu da unutmamak gerekir ki; toplumun beklentilerini karşılamayanların, toplum da beklentilerini karşılamaz! Yaşarsak göreceğiz.
İşte bu kadar…