Türk halkının; betonla sınavı devam ediyor.
Korkarım ki; onun soğuk ve ruhsuz gücü karşısında kazanma şansımız da yok.
Ülkemiz; bir taraftan beton rantının acımasız dünyasında savrulurken,  diğer taraftan da estetik anlayışımızı yerle bir ediliyor. Bu bir yıkımdır hem de telafisi mümkün olmayan bir yıkım.
Başta İstanbul olmak üzere bütün şehirlerimiz, betonun zulmü altında varlık mücadelesi veriyor.
Kültürel mirasımız, estetiğimiz, havamız, suyumuz kısaca bütün çevre varlığımız betondan eller tarafından işkenceye tabi tutulurken, duyarlı vicdanlar dağlanmaya devam ediyor.
Böyle giderse, hızla büyüyen bu beton orman içerisinde yaşam mücadelesi veren kelaynak kuşuna döneceğiz; nesli tükenmekte olan, kelaynak kuşuna.
***
Betona feda edilen şehirler hangileridir?
Say say bitmez.
Ama biri var ki sınırları zorluyor.
Orası; beton kent, Trabzon.
Bu tanımlamayı Trabzon’u hiç görmeyenlere anlatmak elbette çok zordur. Zira Trabzon; yeşilin maviyle, yaylanın kıyıyla, tarihin güncelle kucaklaştığı kadim bir kent olarak bilinirdi. Ve üstelik bu övünç kimliği Trabzon tanıtımlarında hala kullanılmaktadır.
Ama ne yazık ki bu tanımlama artık bir şehir efsanesi durumuna düşmüştür. Trabzon’a hava yolu ya da kara yoluyla ilk kez giriş yapanlar; önce, şehrin “Donuk beton” yüzüyle karşılaşacak ve muhtemelen hayal kırıklığı yüklenerek geri döneceklerdir.
Trabzon; şehir içi yeşilliği en az olan kentler arasında yer alıyor sanırım. Buradan bir geri dönüş beklemek saflık olacaktır; zira hedeflenen yerler betona gömülerek kurban edilmeye devam ediliyor.
Bir dönem; Beşirli, Yıldızlı, Söğütlü; şimdi Boztepe, Kaşüstü, Yomra.
Trabzon’da istilacı bir güce ulaşan beton, artık sınır tanımıyor.
Deniz dolguları, dolgu üstü betondan dünyalar, şehrin siluetini delip geçen viyadükler, şehrin beton tarihine eklenip yerlerini aldılar.
Trabzon’da beton zehirlenmesi en üst seviyede Boztepe’de yaşandı. Öyle ki adeta beton tepeye dönüştürüldü ama hala yakasını bu beladan kurtarabilmiş değil!

Son tahlilde; uçan viyadüklerle Boztepe’nin beton tepeye dönüştürülme süreci yeni bir safhaya taşındı. Boztepe’yi katletme girişimimiz çok eskiye dayanmıyordu aslında;  daha dün, kaşla göz arasında halletmiştik o işi. Şimdi de Boztepe’nin bağrına saplanan bu viyadüklerle, artık işlem tam olarak tamamlanmıştır.
Boztepe’ye doğru yol aldığınızda eskiye dair kalan tek izin “Boztepe yolu” olduğunu görürsünüz. Amerikalıların yaptığı yol, artık ihtiyaca asla cevap veremeyen yol. Sonra, sonrası “Beton tepe.”
***
Trabzon’a gelenlerin görmek istedikleri ilk yerdi Boztepe. Piknik alanı ve bölgenin şehri yüksekten kucaklayan doğası, gerçek bir cazibe merkeziydi. Şimdiki Boztepe; Rant dünyasının Trabzon’da yarattığı en kalabalık ve en sevimsiz semt.
Bu beton tepe kimleri mutlu etti acaba?
Şehrin kimliğine hangi olumlu katkılar sundu?
Bu yıkım dursun diye herhangi bir gayret sergileniyor mu?
Yoksa bu beton çölünün içerisinde küçük bir vaha gibi kalan, askeri bölgenin betona teslim olacağını da mı göreceğiz?
Şimdi bize düşen;
Boztepe’de betonlar arasında günbatımını seyredip, neme lâzımcılığın keyfini sürmek öyle mi?