…İstanbul gibi büyük bir şehirde, bir yandan dört kişilik ailenin geçimi ve diğer yandan kayınbiraderi ile ortak aldığı arsa ödemeleri için ve de sadece öğretmen maaşı ile kiracı olarak geçinmek zorunda kalan ve fakat borçlu olmayı da asla sinesine çekemeyen babam; sadece kırtasiye işletmeciliği yapmak zorunda kalmadı, aynı zamanda hanımını da bir tekstil şirketinin elişleri işi için evden çalışmasına da rıza göstererek, İstanbul gibi büyük bir şehirde, iktisaden borçsuz olarak ayakta kalma mücadele veren sorumlu ve şerefli bir aile reisi oldu.
Kulağı ve dolayısı ile güzel sesi olan babam, makamlı ve davudi sesi ile; mukabelelerde, camilerde okuduğu Kur’an ve yaptığı müezzinlikler ile, kayınbiraderinin hediye olarak Almanya’dan getirdiği radyoda banttan okunan Türk Sanat Müziği eserlerine, pazar günleri evde kahvaltı zamanlarında eşlik etmesi, hala kulaklarımda kalan sedalardandır.
Çocukluk ve hafızlık dönemlerinde babasından gördüğü baskı ve o dönemin haşarı ve yaşça geçkin ilkokul talebelerinin disiplin kurallarını zorlamalarından kaynaklanmış olacak ki, babamın ilk öğretmenlik yıllarında, köyde öğrencilerine sert davrandığı bir vakıa olmakla birlikte; Adapazarı ve İstanbul’daki muallimlik zamanlarında talebelerine çokça yumuşak, müşfik ve diğerkâm tutumda bulunduğu da dillerde ve hatırlardadır. Zaten zaman içinde ve özellikle emeklilik dönemlerinde; sabrı, çoğu zaman suskunluğu, iyi niyeti ve kıskançsızlığı ile ezcümle güzel ahlakı ile babam; sadece iyi insan, iyi mümin, iyi vatandaş değil, aynı zamanda ortalama cennet ehli olarak kabul gören bir intibaı da verdi.
Bila bedel Güngören Müftülüğüne bağlı Kur’an kursunda yıllarca hafız adaylarına öğretmenlik yapması, hastaların yanında refakatçı olarak bitmesi, hasta yakınlarını evde yemeğe alması, hafızlık nimetinin bir karşılığı olarak ölü veren evlerde ve mezarlıklarda sırf Allah rızası için Kur’an okuması, talebelere meccanen kırtasiye malzemeleri vermesi, dost, arkadaş, komşu ve hatta öğrencilerine borç para vermesi de, babamın seciyeli tutum ve davranışlarına misal olarak verilebilir.
İlkokul idareciliği dönemlerinde, okul aile birliğinin açık hava Türk Müziği dinletilerini ve yağlı güreş turnuvalarını tertip etmesi ile, toplumsal münasebetleri de üst düzede tutarak, okul bütçesine, kurum kültürüne ve aidiyetine katkı koyan babam, 1970’li yıllarda radyo vergisini beyan edip ödeyen iyi bir vatandaştı da! 60’lı yılların sonu ile 70’li yılların başında, siyah-beyaz televizyonlarda sabaha karşı canlı yayınlarda Muhammet Ali’nin boks müsabakaları için kolumuzdan tutup belediyenin salonuna ve muhtar komşunun evine bizi bizzat getiren babam, masa tenisi müsabıklarından biri de olup, aynı zamanda heyecanlı bir Trabzonspor taraftarı idi.
Devamı var...